HİKÂYE Kategorisine Ait Yazılar |
BEN ARTIK ELMA ALMIYORUM |
Derda'nın elmaları
Cuma gününün ilk saatleriydi. On beş gündür aralıksız süren bombardıman üç gündür kesilmişti. Şehirde bir canlanma, bir hayata dönüş göze çarpıyordu. Derda, ‘baba, elma alalım mı’ diye sordu. Ah, siz bilmezsiniz. Derda benim oğlumdu. Dört yaşındaydı. Hani ‘zekâ gözlerinden fışkırıyordu&r Devamı...
|
BUKALEMUN |
Başkomiser Oçumelov kalın paltosuna bürünmüş, elinde paket, pazarın içinden geçiyordu. Etrafta bir sessizlik vardı. Pazar yerinde in cin top oynuyordu. Küçük dükkânların kapıları ardına kadar açık, tıpkı açlıktan nefesleri kesilmiş ağızlar gibi, hazin biçimde Tanrıdan medet umuyorlardı.Aniden birinin sesi Oçumelov’un k Devamı...
|
BUZDOLABI |
Durdu. Böyle birdenbire durup etrafına bakarak, baktığı yerlerde gördüğü şeyler üzerine düşünmeyi severdi. Eskilerin dediği gibi, itiyadı bu idi. Ancak bu kez o itiyat için değil, vitrinde gördüğü buzdolabı için durdu.Hayatında hiçbir vakit beyaz eşya satan bir dükkâna girmemişti. Bakışlarını uzattı bu yüzden. Birbirine tıpatıp ben Devamı...
|
PELVAN DEDE |
Vakti zamanın bir zaman da ötesinde, ben diyeyim Fergana Vadisi'nde, siz deyin Urumeli'nde, beriki desin Anadolu'da bir şeyh efendi yaşarmış. Dergâhını bir dağın eteğine, bir suyun ucuna kurmuş ki gören 'maşallah' edermiş. Zikir ile, fikir ile, aşk ile ve muhabbet ile günler günlere eklenir, şeyh efendinin müritleri cezbeden cezbeye, halden hale geçerlermiş.De Devamı...
|
OTUZ ÜÇ LİRA |
Cumaları hariç her sabah geç vakitte uyanıyor, akşamdan baş ucuna bıraktığı bir paket petibör bisküvinin yarısını usul usul yiyor, ardından duşa giriyor, mutlaka kendi sabunuyla yıkanıyor, dişlerini uzun uzun fırçalıyor, velhasıl öğlen ezanına kadar odada kalıyor, ardından her şeyini sığdırdığı sırt çantasını yüklenip sokağa bırakıyordu kendini. 'Her şeyini sığdırdı Devamı...
|
MUSKA DA MUSKAYMIŞ ARKADAŞ! |
Büyüsüz gerçek
Yakışıklı delikanlıydı Salim. Hani 'erkek güzeli' dediklerinden… Bakan döner bir daha bakardı. Hele akşamüzerleri sonun da son modeli arabasına binip de, böyle usul usul, camları açık, teypte Ankara havası, Çamlık mevkiine doğru giderken ilçenin güneş ısırığından yüzü çöle benzemiş bin yaşında teyz Devamı...
|
Dokuz Aykut ile son ütücü Nuran’ın tahmin edilebilir aşkları |
Bir vakitler kulağımıza çalınmıştı da oradan biliriz bu acıklı hikâyeyi. Aslında hikâyenin kendisi acıklı değil de sonu biraz buruk.İstanbul, İstanbul iken Sütlüce'nin dokuz numarası olarak oynarmış Aykut. Futbolcu olduğundan, futbolu iyi oynadığından değil. Mahallenin güzel abisi olduğundan… Takımda top oynayan bebeleri hem sahada hem saha dışında türlü belalard Devamı...
|
KOBRA VE BİSİKLET ZİLİ |
Bip bip
Marakeş'in dar, dardan da dar sokaklarında bisikletine yol açmak için ağzıyla 'bip bip' yapan dokuz yaşındaki Hasan'ın babasının mesleği bir acayip: Yılan avcılığı.Hasan'ın babası Abdüllatif, ıvırını kıvırını alıp Marakeş'ten aşağıya, çöle gidiyor. Bazen dört, bazen beş gece gelmiyor eve. İki, yahut en fazla üç yılan yakalayınca dön Devamı...
|