ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / MAÂRİF (Eğitimle İlgili Yazılar)
Okunma Sayısı: 9588
Yazar: Ahmet Ar
'MUALLİMİM' DİYEN OLMAK GEREKTİR ÎMANLI

Maârif (asla eğitim değil)in aslî unsuru hoca/muallim (öğretmen değil)ler… Çöküşümüz; maârif, eğitim; hoca, öğretmen; talebe, öğrenci olduktan sonra başladı zaten. Her şey aslına dönmeden de ayağa kalkmamız imkânsız…

Hoca… Her mânâsıyla hoca… Îmânıyla, ilmiyle, ahlâkıyla, muhabbetiyle, sabrıyla, tebessümüyle, çilesiyle…

Tâlim ve terbiye işini îmanlı hoca/muallimlerin eline teslim edemediğimiz müddetçe “eğitim”den şikâyetler bitmeyecek.

Talebesinden daha düşük bir ahlâkî vaziyet içindeki öğretmen talebesine ne verecek? Tekeden süt beklemek gibi…

Bizim -sanılanın aksine- bilgi aktaran eleman bakımından çok fazla sıkıntımız yok. Bizim her bakımdan örnek (emsâl) olabilecek hoca sıkıntımız var. Ağzında alkol kokan hocanın talebeyi alkolden uzaklaştırmada ne rolü olabilir? Her teneffüs bahçe kenarına koşup sigara tellendiren hocanın “Evlâdım, sigara kötü bir şey, sakın içmeyin!” sözü talebe için bir kıymet ifâde eder mi? (Hemen belirtelim ki, derdimiz alkol ve sigaradan ibâret değil; konuşulabileceklerden olduğu için bunları misâl verdik. Çürümüşlük bunlardan çok daha derindir).

Daha evvelki bir yazımızda şunları söylemiştik:

Eskiler “Kem âlâtla kemâlât olmaz.” demişler. Yani “Kötü âletle iyi iş çıkmaz.” Maârifimizin yüz yıllık problemi budur: “Kötü hocayla iyi insan yetiştirmeye çalışmak.” Bunun mümkün olmadığını hâlâ görmeyecek miyiz? Yaşadığımız tecrübeler artık yetmez mi? Gözümüzün açılması için daha hangi felâketi bekleyelim? Uçuruma doğru gidiyoruz; bir noktadan sonra geri dönüş de mümkün olmayacak.

Mürşid zâtlardan biri, “Ağaç, meyvesinden belli olur.” diyor. “Bir mürşidin kemâli talebesinden anlaşılır.” demek ister. Millî ve dînî değerlerinden alabildiğine uzaklaşmış; alkolik, ilkokulda uyuşturucuya başlamış; kadın-erkek ilişkilerinde sınır bilmeyen; vatan, millet, istiklâl… gibi mefhumlardan habersiz, bunlara karşı alâkasız; büyüğe hürmet, küçüğe şefkat göstermeyen; merhamet hissinden belirti bile vermeyen; kendi zevk ve menfaatinden başka hiçbir motivasyonu olmayan…vs. bir gençlik “eğitim”in meyvesi olduğuna göre, aslında bu meyve neyi göstermektedir? Evet, bildiniz; “Öğretmenlerin emsâl olma derekesini!”

Geçenlerde Safahat okurken gözlerim faltaşı gibi açıldı. Bizim dile dökmek için didinip durduğumuz meseleyi çok evvelden Mehmed Âkif anlatmış zâten. Bakınız ne demiş:

“Muallimim” diyen olmak gerektir îmanlı;
Edebli, sonra liyâkatli, sonra vicdanlı.

                                                        (Fatih Kürsüsünde)

İyi mi?.. Hocanın lâzım-ı gayri mufârıkı en başta “îman”… Sonra edeb, liyâkat, vicdan…

En mühimi îman ama ona başka meziyetlerin ilâvesi lâzım. Edep, haddini bilmek, ahlâklı olmak, taşkınlık yapmamak, sınırlarını gözetmek, büyük yanında nasıl durulur, küçüğe nasıl davranılır, bilmek ve tatbik etmek…

Vicdan… Doğruyu yanlıştan ayırabilmek, doğrunun yanında yer almak; aynı zamanda merhametli olmak…

Yetmez… Bu melekelere sahip olduktan sonra liyâkat da lâzım. Yani mesleğini en güzel ve muvaffak şekilde icrâ edebilecek bilgi ve tecrübe sâhibi olmak…

İşte dört dörtlük bir hoca/muallimin fotoğrafı…

“Eğitim” denen ucûbeyi “maârif” hâline getirin, sonra maârifi de böyle hoca/muallimlere teslim edin, netîceyi görün. Böyle bir tâlim ve terbiye vetîresinden geçen çocuk büyüyünce ya “insân-ı kâmil” olur ya da “insân-ı kâmil” olamasa da olmanın kıymetini bilir, olamadığı için üzülür. Bu da az kazanç değildir.

Evvelki yazımızdan bir paragrafla bitirelim:

Hocaların seçimi en mühim işlerden birisidir. Çok dikkatli olunmalı. Yazımızı okuyanların hemen anlayacakları ters ve boş tiplerle hedefe ulaşmak mümkün değildir. Hocalar “yeni maârif”in insan anlayışını aynen benimsemiş kişilerden seçilmelidir. Hiç olmazsa düşman olmayanlardan. Medeniyetimizin insan anlayışı hocalardan talebelere doğru buhurdandan çıkan güzel kokular gibi yayılmalıdır. Millet ve medeniyet olarak varlık iddiamız buna bağlıdır.

Yazar: Ahmet Ar
30-01-14
E mail: ahmet_ar@dogrulus.com
Yazar Hakkında Bilgi ve Diğer Yazıları
 
 
Yorumlar: 7
Uğurlu
Maarif
Tarih : 31-01-14

Tahlil güzel... Hatırlatılması güzel... Birçok meselemizin mihengine işaret eden AKİF'in yâd edilmesi güzel... Güzelliğin kapısıdır MAARİF.

 
hasan hüseyin
maalesef
Tarih : 31-01-14

Ahmet abi, bu meseleleri nereden çıkarıyorsun! biz bunları aştık, ne verilirse alıyoruz ama maalesef, bu ızdıraplar çok güzel tespitler, daha neler var, inşallah sancı başlamışsa doğum gerçekleşir.

 
Vahabzade
ÖNCELİK MAARİFİMİZİ MİLLÎLEŞTİRMEK OLMALI
Tarih : 30-01-14

Öncelikle eğitimimizi Avrupa Birliğinin üç eğitim programı olan Socrates (Genel Eğitim), Leonardo da Vinci (Mesleki Eğitim) ve Youth (Gençlik) Programından ve ayrıca Comenius (Okul Eğitimi) ve Erasmus (Yüksek Öğretim) programından kurtarıp Ashab-ı Suffe’de uygulanan, İbn-i Sina, Farabi, İbn-i Haldun, İmam-ı Azam, İmam-ı Gazalilerin uyguladığı maarif programlarını uygulamaya başlarsak bir yerlere geliriz.

 
İ TUNCER
ESAS MESELEMİZ
Tarih : 30-01-14

Her kayıp kaybedildiği düşünülen yerde aranır. Vurgun yiyen bir dalgıç hangi metrede vurgun yemişse tekrar aynı yere indirilir. Bizim Asrı sadet devri gibi çok özel yaşanmış, tecrübe edilmiş bir geçmişimiz var. Yine Selçuklu ve Osmanlı gibi muhteşem bir geçmişimiz ve medeniyetimiz var. Tam da günümüzün sıkıntılarına örnek olabilecek bir Kanunimiz ve onun tatbik ettiği usuller var. Arkamıza bir bakabilsek kaybettiklerimizin bugün aradıklarımız olduğunu göreceğiz. Geçmişle bağlarımızı bir bir kopardılar. Bizi biz yapan bütün değerlerimizden kopardılar. Bunu en mahrem yerimize evimize girerek yaptılar. Çocuklarımıza bu tahribatı doğru anlatabilmeliyiz. Yoksa çocuklarımızın maruz kaldığı saldırılardan yara almadan kurtulması imkansız gibi görünüyor. Bu da içi yanan, hastalığı ve çaresini görenlerin elini taşın altına koymasına bağlı. ister dua ile isterse de lazım olan hamleyi yaparak. Ahmet hoca yazmaya devam etmeli.

 
Abdurrahman YILDIRIM
Muallim
Tarih : 30-01-14

Eğitim camiasının asıl problemini yazar çok güzel ifade etmiş. Bu durum temelden gelen neslin de aynı durumla karşılaşmasına zemin hazırlıyor. Böylece nesilden nesile eksik aktarılan rol model tablosu ortaya çıkıyor. Tahlil için teşekkürler.

 
Mustafa ÖZGEN
Teşekkür
Tarih : 30-01-14

Mektep ve medreselerin gayesine ve ona hizmet edecek muallimlere dair yaptığınız hatırlatmadan dolayı teşekkür ederiz. Küçük düşürecek çirkinliklerden uzak duran “edepli”, maddi ve manevi bakımdan gelişmiş “terbiyeli” ve “marifetli” muallimlerin sayısının artması için gayret ve dualar ediyoruz.

 
Alaettin
Nerede
Tarih : 30-01-14

Bahsettiğiniz gibi öğretmenler şu an için Kaf Dağı'nın ardında gibi geliyor. İnsanları mânen, ahlâken sistemli bir şekilde terbiye eden kurumlar, bu kurumlara olan talep ve sistemin bunu destekler bir hâl olması olmadan o öğretmenler Kaf Dağı'nın ardında kalmaya devam eder. Ama tabii ki yaş odunları üfleyerek tutuşturmaya çalışmaya devam edeceğiz ve bir kütük daha kurtarmaya. Rabbim bunun için gereken kuvve-i mâneviyyeyi cümlemize ihsân eylesin. Rabbim razı olsun hocam.

 
'MUALLİMİM' DİYEN OLMAK GEREKTİR ÎMANLI
Online Kişi: 34
Bu Gün: 338 || Bu Ay: 1.286 || Toplam Ziyaretçi: 2.227.548 || Toplam Tıklanma: 52.228.606