ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : TÂRİH / TÂRİHİN ARA SOKAKLARI
Okunma Sayısı: 127
Yazar: D. Mehmet Doğan
İSTANBUL KURTULDU MU? TAHLİYE Mİ EDİLDİ?
ÂŞIK VEYSEL'İN UZUN İNCE YOLU...Atatürkçülükten geçinen tarih yoksulu kesim, “İstanbul’un kurtuluşu” hatta “İkinci fethi” üzerinden konuşmayı sever.

Soru sormazsak, gerçeğe ulaşamayız!

İlk sorumuz şu: İzmir ne zaman kurtuldu? Bunu bilmeyecek ne var, 9 Eylül 1922…

Asıl soru şu: İstanbul neden İzmir’den bir yıl bir ay sonra kurtuldu?

Şöyle de sorabiliriz: İstanbul’u kurtarmak için neden bir yıldan fazla bekledik?

Peki, Ankara hükümetinin temsilcisi Refet Paşa’nın 19 Ekim 1922’de İstanbul’a bir bölük askerle gelmesi neyin nesi? Tarih, arkaplanı merak edilmezse ve bilinmezse şişinme malzemesi olmaktan öteye gidemez. Palavralar zamanla hakikat muamelesi görür.

Yukarıdaki soruyu, yani “İstanbul’u kurtarmak için neden bir yıldan fazla bekledik” sorusunu bütün inkılâp tarihi kitabı yazarlarına, hocalarına sordum. Halen hayatta olanların cevaplarını yıllardır beklemeye devam ediyorum.

Doğrudan söyleyelim: İngilizlerin ve onların müttefiklerinin ordumuzun Yunanlıları mağlub edeceğinden asla şüpheleri yoktu. Bunu en ince ayrıntılarına kadar düşünmüşler ve Anadolu’yu kontrol edebilmek için 27 tümen askere ihtiyaç olduğu sonucuna varmışlardı. Elbette uzun sürmüş yıpratıcı bir savaştan sonra Anadolu’ya yığmak mümkün değildi. Bunun için bir vekalet savaşına ihtiyaç duydular. Bu hususta Yunanistan’ın gönüllü olması işlerini kolaylaştırdı.

Yunanistan’ın bütün silahlı kuvvetleri ne kadardı? 14 tümen! Üstüne üstlük, işgalci bir güç, kendi toprağını savunan bir halka karşı savaşıyor…Yani kesin ümitsiz vak’a!

İngilizler için asıl zafer sonrasını düzenlemek esastı.

Osmanlı devleti yıkılmalıydı. Hilafet yok edilmeliydi. Kırpılmış Misak-ı Millî sınırları içinde yeni bir “Türk” devleti kurulmalıydı. Bunu daha 1919 başında ilan etmişlerdi.

Peki bu devletin başkenti İstanbul olabilir miydi?

Bunu en net şekilde İngiliz hariciye nazırı Lord Gürzon 18 Ocak 1919’da Paris Konferansı’nın açılışında söylemişti: “Müstakil (hadi atatürkçüleri kırmayalım: bağımsız) bir Türk devleti kurulmalı, bu devlet geçmişte olduğu gibi, Anadolu yarımadasının sınırları içinde kalmalı ve başkenti Bursa veya Ankara olmalı.”

İzmir’in kurtuluşundan sonraki bir yıl işte İngilizler için bu sürecin yönetimi ile geçti. Lozan başlamadan saltanat kaldırıldı, bu Osmanlı devletinin yıkılışı idi. Bu yetmedi, İsmet Paşa ve heyeti Lozan’a gitti. Baktılar ki asıl masayı kuranlar ortada yok. Ne zaman ki bir istihbarat operasyonu ile Vahidetdin’i alıp götürdüler, konferans başladı. İkinci hedef, İstanbul’un başkent olmamasının kabul ettirilmesi idi. Siz barış masasına oturuyorsunuz, ülkenizin her bakımdan en mühim şehri düşman kontrolünde…

İstanbul’u işgal eden güçler şehri terk edince barış müzakerelerinin başlaması gerekmez miydi? Hadi bu olmadı. Lozan’ı 24 temmuzda imzaladık. Neden İstanbul hemen tahliye edilmedi? Lozan’ı Herkesten önce biz Meclis’te tasdik ettik, 23 Ağustos 1923. Hâlâ İstanbul’da işgal sürüyor. E, daha ne bekliyorlar kuzum? Bizim İstanbul’un boşaltılması yönünde bir hareketimiz neden olmuyor?

İstanbul’un yeni Türkiye devletinin başkenti olmaması gerekiyor. Neden? Çünkü bu dışarıda Osmanlının devamı etkisi uyandırır.

İstanbul’un kurtuluşu, Ankara’nın başkent yapılması ile ilgili sürecin kesinleşmesi ile mümkün oldu. 2 Ekim’de işgalciler İstanbul’u boşaltıyor. Demek ki gerekli teminat verilmiş. 6 Ekimde Şükrü Naili Paşa İstanbul’a giriyor. 9 Ekimde İsmet Paşa Ankara’nın başkent olma teklifini Meclis’e getiriyor…

Bir de hamakataver iddialarla karşılaşıyoruz: İstanbul ikinci defa fethedilmiş! Bu iddiayı nasıl ciddiye alabiliriz? İstanbul’un bu ikinci fethinde ne kadar şehid verdik? İstanbul’u bize karşı savunan düşmanlardan ne kadar zayiat oldu?

Sıfıra sıfır elde var sıfır! Bir şehir o şehrin asıl sahipleri ile savaşarak fethedilir. İstanbul işgal altındayken bile bizimdi. İşgalin geçici olduğunu herkes biliyordu. İstanbul’un tahliyesi yerine getirilmesi gereken bir formalite idi.

Gelelim meselenin esasına…

Lozan’a göre, Boğazlar üzerinde hakimiyetimiz yok. İstanbul’da gerçek anlamda silahlı kuvvet bulundurulamıyor. Ağır silahlar Derince’den beriye getirilemiyor!

Bu durumda ordumuzu temsilen bir askeri birliğin 6 ekim 1923’te İstanbul’a girmesi, sembolik bir kurtarış tiyatrosu!

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: D. Mehmet Doğan
08-10-23
E mail: tyb.org.tr
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
İSTANBUL KURTULDU MU? TAHLİYE Mİ EDİLDİ?
Online Kişi: 16
Bu Gün: 296 || Bu Ay: 10.192 || Toplam Ziyaretçi: 2.223.183 || Toplam Tıklanma: 52.188.474