ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / AKTÜALİTE
Okunma Sayısı: 172
Yazar: Ali Osman Aydın
KEMALİSTLER, ATATÜRK FİLMİ, DİSNEY, ERMENİLER

KEMALİSTLER, ATATÜRK FİLMİ, DİSNEY, ERMENİLERAtatürk Dizi mi?

Disney Plus platformunun Atatürk hakkındaki dizi filmi Ermeni lobisinin baskısıyla yayınlamaktan vazgeçmesi geçen hafta çok konuşuldu. Çok konuşuldu çünkü Disney bir süredir Türkiye pazarı üzerinde çalışıyor ve Tarkan, Şahan gibi popüler isimleri Türkiye yüzü olarak kullanıyordu.

Netice olarak Disney diziyi yayınlamayacak. Buna şaşıranlar oldu. Ermeni lobisini site yönetimi zannediyorlar herhalde. Hollywood’un en büyük film şirketlerinden Metro-Goldwyn- Mayer şirketinin bile bir zamanlar sahibi Ermeni idi.

Dizi ambargosuna kim tepki gösterdi, kim göstermedi gibi mevzular yine geçtiğimiz günlerin gündemiydi. Kriz, “nerede duruyorsun?” çekişmesine dönüştü.

Disney’in ekran yüzleri, milyonluk anlaşmaları imzalayan ünlüler kafalarını çıkarıp gürültünün nerden geldiğine bile bakmadılar. Bu gayet doğal bana kalırsa. Tek ölçütü yüksek meblağlı kontratlar olan kişiler çıkarlarını riske etmezler. Konuşup da sözleşmelerini mi iptal etsinler?

Bu kesimden herhangi bir konuda tutarlık ve idealizm beklemek kırmızı kar yağmasını beklemek gibidir. Hele bu kesimin, herhangi bir konuda, Batılı efendilerine ses yükselteceğini düşünmek bu insanları hiç tanımamaktır.

Bu insanlar ülke Müslümanlarına kinlerini göstermek ve ayrıca marjinal yaşantılarını meşrulaştırmak için Atatürk kültünü kullanırlar. O kültün arkasına sığınıp Müslümanlara ateş ederler!

Burada da bir çelişki yok aslında. Nihayetinde Kemalizm denilen şeyin işlevi de aşağı yukarı budur zaten!

Bakınız CHP milletvekili ve Atatürk’ün sofra arkadaşı olarak kendisini en iyi tanıyanlardan Yakup Kadri Karaosmanoğlu Atatürk kitabının 101’inci sayfasında nasıl bir portre çiziyor:

“Mustafa Kemal, bir yabancının, hassaten bir Avrupalı yabancının bulunduğu yerde, dünyanın en kaygılı, en tedirgin ve alıngan adamlarından biri haline gelirdi.”

Kemalizm’in Anadolu insanı karşısında şedit ama Avrupalı karşısında tedirgin ve kaygılı olmasının kökeninde bu varoluşsal duruş yatıyor. Yani bize gösterdikleri tepkiyi Ermeni’ye göstermelerini beklemeyin onlardan!!!

****

Bu tartışmalar dolayısıyla şu da gündeme geldi:” Atatürk’ü dünyaya en iyi şekilde anlatmak için biz kendimiz bir dizi film yapalım.” Hatta bu diziyi Diriliş Ertuğrul dizilerinin yapımcısı Mehmet Bozdağ’ın yapması gerektiği bile söylendi. Yaşasaydı, Haydar Baş’ın kulakları çınlasın, derdik!

Diziyi neden muhafazakâr temalarla maruf bir yönetmenin yapması gerektiğini anlamadım. “Sekülerinin miadı doldu, şimdi de konjonktür ile örtüşen dindar Atatürk kültü inşa edelim” gibi bir proje mi var?

Bir zamanlar “komünizm lazımsa onu da biz getiririz” ifadesindeki gibi “Atatürkçülük lazımsa alasını da biz yaparız” diyen bir muhafazakarlar elitin var olduğunu gördük bu tartışmalarda. Nicelikleri büyük değil ama nüfuzları büyük!

****

Ziya Öztan yıllar önce Kurtuluş adlı bir dizi yapmıştı TRT’ye. Ciddi para harcanmıştı. Rutkay Aziz, Sümer Tilmaç, Kenan Işık, Savaş Dinçel, Haluk Kurtoğlu gibi birçok ünlü oyuncu da filmde rol almıştı.

Film Kemalizm’in klişelerine dayanıyordu. Aklar-karalar... Emperyalistler- antiemperyalistler...Gericiler- modernler... Bildiğiniz ezberler yani.

Açın bir bölüm izlemeye çalışın. Daha yarım saat geçmeden içiniz şişer ve o müsamere havasından, sıkılırsınız.

Tipik bir süpermen filmi şemasıdır bu! Ana karakter bir süper kahramandır. Yorulmaz, ümitsizliğe düşmez, zaaf göstermez, hiçbir şeyden etkilenmez, her şeyin en doğrusunu bilir, hep sloganlarla konuşur, en akıllı, en ileri görüşlü, en bilgili, en korkusuz, en, en, en, en... Bütün enlerin birleştiği fantastik bir kişiliktir o!

Bence zaten Kemalistlerin evrenleri de bildiğiniz fantastik bir evrenden farksızdır. Açın birkaç Sinan Meydan yazısı okuyun ne demek istediğimi anlayacaksınız. Benzeri yazarlar da olur tabii... Döküntü bir gemiyle, beş parasız, İngilizlerden kaçarak, Anadolu’ya geçen ve neredeyse tek başına emperyalist yedi düvele harp açan, kazanan ve yoktan bir devlet kuran Mustafa Kemal portresi görürsünüz.

Ne İngilizlerin vizesi, ne Vahdettin’in görevlendirmesi, ne bandırmanın adamakıllı bir gemi olduğu gerçeği, ne de yanında götürdüğü paralardan söz edilir!

Rasyonel düşünmeyi kutsayan Kemalistlerin Mustafa Kemal üzerine bu kadar hurafe üretmesi ve ürettikleri hurafelere yürekten inanmaları hayret edilecek bir durum.

Sloganlarla, klişelerle düşünen çocuksu insanlar tarihi olguları kendi gerçekliği içinde anlama şansına sahip değillerdir.

Siz eğer hamaset yapmadan Mustafa Kemal’i ve milli mücadeleyi anlatacak bir film yapacaksanız aşağıdaki gibi bazı klişelere dokunmak zorundasınız.

Milli mücadele okul kitaplarının söz ettiği gibi antiemperyalist miydi mesela? Yahut Kemalist inkılap halkçı mıydı? Ulusal egemenlik gerçek anlamıyla mevcut muydu? Kemalist dönemde hukukun üstünlüğü, insan özgürlüğü ne durumdaydı?

Kemalist tarihçilerine sorarsanız bu başlıkların hepsinde bir anda çok büyük gelişme kaydettik!

Bir İngiliz gazetesinde yazdığı gibi “Türkiye kağıt üzerinde dünyanın en iyi yönetilen ülkelerinden biri...”

Neden böyle söylüyor gazete? Çünkü fiiliyatta kağıtta yazanın tam tersiydi Türkiye’de durum.

Cumhuriyet diyorsunuz ama muhalif parti yok. Halk egemenliği var güya ama, egemen olmaması için halkın elindeki tüm muhalefet araçları alınmış. Dernek kurmaya bile izin yok!

Tam burada, Kemalist bir tarihçiye, Sabahattin Selek’e müracaat etmek gerek.

Selek “Anadolu İhtilali” kitabında Mustafa Kemal’in “1 Mart 1922’de kamu yararını doğrudan ilgilendiren kurumları ve teşebbüsleri devletleştireceğiz” diyerek devletçiliğe atıf yaptığını yazar.

Fakat zaferden sonra ihtilalin (Milli Mücadeleyi yapan ekibin) “kendi felsefesine ihanet ettiğini” söyler. Çünkü 17 Şubat 1923 günü İzmir’de toplanan “Türkiye İktisat Kongresi”nde yeni Türkiye Devletinin “Milli Kapitalist Ekonomiyi” benimsediğini yazar. Mustafa Kemal’in kongrede devletçilikten tek kelimeyle bile söz etmediğini vurgular. Öyle olmuştur, kongrede, emperyalizmden, mazlum halklardan, sömürüden hiç bahsedilmemiştir!

O medenileşme atraksiyonlarının arkasında bu yatar. Batı ile uzlaşmak! İktidarın tanınması karşılığında Türkiye’yi kapitalizme açmak! Reşit Paşa’nın Balta Limanı Antlaşmasından beri yarı sömürge halindeki ülkeyi tam sömürge haline getirmek!

Kemalist tarihçi Sabahattin Selek: “Yeni rejimin bütün zaaflarını bir noktada toplamak gerekirse, diyebiliriz ki, rejim, gerçek anlamda “Halkçı” olamamıştır” der.

Cumhuriyeti kuran kadroların halkçı olmadıklarını, halkçılığı sadece politik manipülasyon aracı olarak kullandıklarını Kemalist kitlelere nasıl anlatacaksınız?

Kuvayı Milliyye’nin tasfiye edilmesi meselesi örneğin...

Böyle bir dizide Sabahattin Selek’in söylediği gibi, Kuvayı Milliyye’nin halkın malı üzerinde “yağma, talan, gasp” gibi işlere giriştiği, halkı korkutup, yıldırıp, soyduğuna ilişkin enstantaneler gösterilecek mi?

Böyle bir dizi Yunan ordularının baş belası ve Batı Anadolu’nun en prestijli siyasi figürü Kuvvei Seyyare lideri Çerkez Ethem’den nasıl bahsedecek? Çerkez Ethem ile Mustafa Kemal arasındaki rekabet nasıl işlenecek?

Bunlara ve benzeri cumhuriyet hurafelerine dokunmayan, her gün tekrar tekrar dinlediğimiz ezberleri tekrarlayan, “yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa” şeklinde çekilecek bir diziye devlet kesesinden boşuna para harcamayın.

Zaten Türkiye’nin en büyük meselesi de bu. Türkiye’nin sağlıklı bir şekilde evrilememesinin en önemli nedeni yalanlar üzerine kurulu yapay resmi ideolojisidir.

Gerçeklerin tamamen çarpıtıldığı yapay bir geçmişten ders alamazsınız. Gerçekçi bir muhasebe yapamazsınız. Gelişemez, olgunlaşamazsınız. Yakın tarih olaylarının neden ve sonuçlarına ilişkin açıklamalara hakim olan o “çocuksu” ve yüzeysel hava, sorunlara sağlıklı çözüm bulmamızı engelleyen en önemli faktör bence. Tarihi eğrisi ve doğrusu ile birlikte ele alıp analiz etmeden olgun bir millet olamayız!

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Ali Osman Aydın
08-08-23
E mail: yeniakit.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
KEMALİSTLER, ATATÜRK FİLMİ, DİSNEY, ERMENİLER
Online Kişi: 8
Bu Gün: 67 || Bu Ay: 9.729 || Toplam Ziyaretçi: 2.222.008 || Toplam Tıklanma: 52.172.018