ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / ÎMAN VE İSLÂM
Okunma Sayısı: 563
Yazar: Mustafa Çelik
İMANDA SADAKATİ OLMAYANIN İLİMDE SADAKASI OLMAZ-2

İMANDA SADAKATI OLMAYANIN İLİMDE SADAKASI OLMAZ-1İslâm ümmetinin âlimlerinin ilimlerini gizlemeleri, bir Yahudileşme alâmetidir. Kafalar Yahudileştikten, Hıristiyanlaştıktan sonra işgale gerek kalmıyor. Bu durumda olan âlim de olsa günlük hayat direktiflerini İslâm’dan almıyor.

Kur’an-ı Kerîm’de ilmin ketmedilmesi/gizlenmesi konusunda Yahudi ve Hristiyanlarla ilgili olmak ve hükmü Müslümanları da kapsamak üzere bazı ayetler nazil olmuştur. İmam Suyûtî “ed-Dürrü’l-Mensûr” isimli eserinde, İbn Abbas’tan rivayet ettiğine göre, Muâz b. Cebel ve bazı sahabiler Yahudi bilginlerinden bir gruba Tevrat’taki bazı hükümleri sordular. Yahudiler bu bilgileri gizlediler ve haber vermekten kaçındılar. Bunun üzerine şu ayet nazil oldu:

“İndirdiğimiz açık delilleri ve hidayeti biz kitapta insanlara açıkça belirttikten sonra gizleyenler var ya işte onlara hem Allah lânet eder hem de bütün lânet edebilenler lânet eder. Ancak tövbe edip, durumlarını düzeltenler ve gerçeği açıklayanlar başkadır. Onları bağışlarım; çünkü ben tövbeyi çok kabul edenim, çok esirgeyenim.”(Bakara Sûresi/159-160)

Yahudilerin gizlediği bilgiler arasında recim cezası bulunduğu gibi, Hz. Peygamber (sav)’in geleceğini bildiren haberler de bulunmaktadır. Nitekim bir ayette şöyle buyurulur; “Onlar, yanlarındaki Tevrat ve İncil’de (vasıflarını) yazılı buldukları o elçiye, o ümmi Peygambere uyarlar.” (A’râf Sûresi/157)

Ancak İslâmî hükümleri gizlemekten vazgeçip de tövbe eden, Hz. Peygamber (asm)’e iman ederek gidişini düzelten ve Allah’ın peygamberlerine vahyettiği şeyleri insanlara açıklayanlar müstesnadır. Bunlar İslâmî hükümleri gizlemekten vazgeçtikleri takdirde Allah onların tövbesini kabul eder. Onları rahmet ve mağfiretine kavuşturur. Ayet-i kerimenin hükmü yalnız Ehl-i kitaba değil; Allah’ın ayetlerini gizleyen ve şer’î hükümleri açıklamayan herkese şâmildir. Çünkü ayetin ifade tarzı usul âlimlerinin de dediği gibi özel sebebe bağlı olmaksızın genel anlam ifade eder.

Ebû Hayyân (rh.a.) şöyle demiştir: “Açıkça anlaşılıyor ki, özel nüzul sebebi olsa bile ayetin umum manası, Ehl-i kitap olsun, başkaları olsun ilmi gizleyen herkes hakkındadır. Ayet, Allah’ın dininden olup da yayılmasına ve duyurulmasına ihtiyaç duyulan herhangi bir ilmi gizleyen herkesi içine alır. Nitekim soruda geçen hadis bu ayeti tefsir eder.

Sahabiler de bu ayeti aynı şekilde anlamıştır. Ebû Hureyre’nin, şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Eğer Allah’ın kitabındaki bir ayet olmasaydı, size hiçbir hadis rivayet etmezdim.” Ebû Hureyre bundan ilmi gizleyenlerle ilgili olan ayeti okumuştur (Ebû Hayyân, el-Bahru’l Muhit, I, 454)

İlminin sadakasını veren âlim; zafer halinde istiğfar eder, nimet içinde şükreder, sıkıntı içinde sabreder. Ama her halükârda ilmiyle amel eder.

İlmine ihanet edip gizleyen âlimdir düşmanı bize üstün kılan el. İmanda sadakati olan âlim, ilmi gizlemeyi öldürmelidir evvel. Ünlü mütefekkir Şeyh Sa’di de: “İlim öğrenip de ona göre hareket etmeyen kimse, çift sürüp de tohum ekmeyen kimseye benzer” der. Başka bir sözünde de amelsiz ilmi, balsız arıya benzetir. Sahabe-i kiramın büyük âlimlerinden Muaz b. Cebel (r.a.) şöyle demiştir: “İlim öğreniniz, çünkü, Allah için ilim öğrenmek haşyettir, onu müzakere etmek tesbihtir, İlmî araştırma yapmak cihaddır, bilmeyene öğretmek sadakadır, ilmi ehline vermek, Allah’a yakınlıktır. İlim yalnızlıkta dost, kimsenin olmadığı yerde arkadaş ve cennete götüren yolda işarettir.” (Minberu’l-islam Dergisi, Eylül 1978, Sh: 57) Dinimize göre ilim amel etmek, yaşamak için öğrenilir, başkalarını mağlup etmek veya onlara üstünlük sağlamak için değil. Amelsiz ilmin bir kıymeti yoktur. Asıl olan öğrendiklerimizi yaşamak, hayatımıza uygulamaktır. Onun için İmam Malik (rh.a) der ki: “İlim rivayet ve kuru malumat çokluğu değildir. İlim faydalı olan ve kendisiyle amel edilen şeydir. ”İslâm; ilim zemininde yükselir, ahlak zırhı ile de korunur. İlmi insanlardan esirgemek, İslâm dinini saldırılara karşı açık hale getirmektir. Yani ilmini gizleyen âlim, en büyük kötülüğü kendine ve dinine yapmaktadır. Âlimler ilimlerini gizleyip ilmin önüne cehaleti geçirmeye başlayınca, âlimlerin önüne de başkaları geçmeye başladılar. İlmi ketmedip gizleyerek susturan âlimlerin sırtına merkep niyetine cahiller binip menfaatleri uğruna koştururlar. Âlimlerimiz ilimlerini ketmedip gizledikleri günden bu yana İslâm topraklarında emperyalistler, “globalleşme” adı altında İngilizceyi ana dil, ana dilleri ise yabancı dil haline getirdiler. Böylece ilmi cehaletin bir alt seviyesine indirdiler. Dolayısıyla imanda sadakati olmayanın ilimde sadakası da olmuyor. İlmin yeri cehaletle dolmuyor. İmansız, ilimsiz ve amelsiz Müslümanlık olmuyor!

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Mustafa Çelik
24-02-21
E mail: yeniakit.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
İMANDA SADAKATİ OLMAYANIN İLİMDE SADAKASI OLMAZ-2
Online Kişi: 25
Bu Gün: 349 || Bu Ay: 6.339 || Toplam Ziyaretçi: 2.215.450 || Toplam Tıklanma: 52.119.341