ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : EDEBİYAT / YAZI VE YAZMAK ÜZERİNE
Okunma Sayısı: 767
Yazar: Hüseyin Akın
YAZMANIN TADI

YAZMANIN TADI Yazmanın da kan kaybettiği zamanlar vardır. Kaleme can kâğıda canlılık katan mürekkep aynı zamanda anlamın, ifadenin ve de düşüncenin kanıdır. Yazmanın beyhudeliği diye bir şey vardır. Yazmamak yazmanın bazı önüne kurulur ve ona karşı hâkimiyetini ilan eder. Yazma eylemi sesini ya duyuramamış ya da duyursa bile bu ses sahibine ulaşamamıştır. Yazmak yazarın içinde bir tür bulantıya dönüşür. Düşünmek şahsidir ve sadece düşüneni bağlar. Ne vakit düşündüğünü seslendirmeye başlarsa kişi ortaya konuşma dediğimiz şey çıkar. Düşünen kişiyi düşünür yapan konuşma değil yazma eylemidir. Hitabetiyle düşünür olmuş kaç kişi vardır şu dünyada? Düşünceyi çoğaltan şey yazıdır. Gören gözler için yazılı bir dünyada yaşıyoruz. Yazarın yaptığı tabiatta yazılanı sökerek yeniden yazmaktan ibarettir. Bu bir tür uyarlama ameliyesidir. Klavyenizin tuşları parmağınızı her dokunuşta kavuşacağı kelimenin heyecanını yaşıyorsa kan deveranı sorunsuz devam ediyor demektir. Eğer bu yoksa, yani klavyenin tuşları başı ezilmiş, sindirilmiş insanlar gibi sesini yutmuşsa yazmanın da bir anlamı kalmamış demektir. Anlamlı bir yazma, yazmanın anlamını sürdürmesiyle mümkün olabilir ancak. Yazma iştahının kaçması okuma isteğinin yitirilmesiyle beraber kendini gösterir. Çünkü yaşadığınız dünyadan metinsel bir sesleniş ve duyuş hissedemiyorsunuz demektir. Düzenli olarak yazan bir kaleme bir anda yazmamanın sevimli gelmeye başlaması çok sıkıntılı bir sürece girdiğinin belirtisidir. Zira ne yazmak ne de yazmamak üzere kendini ortaya koyabilir bu kişi. Arafta kalır ve yazmamaya güç yetirebilmek için bile yazmanın değişik türlerinden yardım istemeye koyulur. Yazmamak artık üstesinden gelinebilir bir şey değildir. Yazmak hâlâ bir gölge gibi duvarlarda ve bir siluet gibi ortalıkta gezinmektedir. Hiç yazmayanları anlamak o kadar zor değil. Onlar kendilerini pekâlâ en güzel şekilde savunabilirler. Fakat ömrünü yazı ile şekillendirmiş birinin birden yazmayı bırakması veya eli bir türlü kaleme gidemez hâle gelmesi kolay anlaşılabilecek bir şey değildir. Olup bitenlerin olup bitmeme şansını kaybetmesi gibi durumları düşünelim. Yazdığınız hiçbir satır durumu değiştirmeyecekmiş gibi gelecektir. Yazma bir ıstırap dışavurumu olduğu kadar keyif gerektiren bir uğraştır. Kişiyi yazmaya sevk eden keyif alıp başını gittiğinde yazılan metnin başta ruhu olmak üzere bütün anlam dünyası bir anda boşalacaktır. Galiba yazmak eylemi günlük konuşmalarımız, uyumsuz tasavvur ve boş tahayyüllerimiz arasında can çekişmektedir. Yazmak insicamını kaybetmiştir.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Hüseyin Akın
03-03-20
E mail: milligazete.com.tr
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
YAZMANIN TADI
Online Kişi: 21
Bu Gün: 131 || Bu Ay: 9.354 || Toplam Ziyaretçi: 2.201.018 || Toplam Tıklanma: 51.941.474