Kategori : İKTİBAS / Muhtelif Mevzûlar, Yazarlar, Yazılar | Okunma Sayısı: 2619 |
Nasıl olur! Mümkün mü? Maalesef mümkün ve tarihte de örnekleri var.
Özellikle Paris’te yaşanan son olaylardan sonra yazılan makale, yapılan açıklama ve sosyal medya platformlarında sarf edilen sözlere bakmanız üstte ki cümleyi doğrulayabilmek için yeterlidir.
Müslümanların yeryüzünde yaşadıkları malum acılar yüzünden aldıkları ya da mecbur kaldıkları tavırlar yüzünden kafirler tarafından değil Müslümanlar tarafından şiddetli eleştirilere maruz kalmalarının altında yatan zihin yapısına bakmak zorundayız.
Neyi düşünüp neyi işledikleri bilinen çevrelerin, söz konusu Müslümanların alması gereken tavırlar, eylemler olduğunda nasılda dozu aştıklarını, nasılda zalimlerin ekmeğine yağ süren açıklamalar yaptıklarını, nasılda Müslümanlar arasında iğreti durduklarını görmek durumundayız.
Bu romantik hümanistlere sormak istiyorum: Üzerinde bin bir türlü acılar denenen bu insanlar, ne yaparlarsa siz memnun olursunuz?
Sufi olup dünyadan elini ayağını çekerler, ahmak koyun sürüsü tanımlamalarına maruz kalırlar.
Radikal olup dünyayı değiştirmeyi hedeflerler, bırakın eylemlerini, yaptıkları her açıklamayı terör kapsamında anarlar.
Afganistan, Çeçenistan gibi bölgelerde işgalcilere karşı dişiyle, tırnağıyla, tüm teknolojik imkânlardan yoksun mücadele ederler, yaptıkları her şey aşırılık olur.
Tamam derler. Mısır’da olduğu gibi demokratik yollarla bir şeyler yapalım. Darbecilerden önce, hiçbir şeyi beğenmeyen bu kompleksli güruhtan izansız eleştiriler alırlar.
Rasul SAV’ın metodu üzere İslami bir yönetim için mücadele edelim derler, "olamaz" der birileri "Henüz çok erken."
Tamamen Vahye dönelim, her şeyi resetleyelim derler. Olmaz der birileri gericilik olur.
Tamam derler. Öyleyse modern bir yoruma gidelim, çağa uygun bir form bulalım. Yok der birileri batılı fikirlere öykünmüş oluruz.
Kimileri psikoloji, felsefe, sosyoloji bilmemekle suçlar Müslümanları. Garip ama kimileri de psikoloji, felsefe ve sosyolojiye dalmakla.
Kimileri kadercilikle, oturup seyretmekle suçlar Müslüman’ı, kimi zalimin yakasını toplamaya çalışırken kadere karşı gelmekle.
Kimi edebiyat ve sanattan anlamadığı noktasında eleştirken, kimi de edebiyat parçalamakla suçlar Müslüman’ı. Çoğaltabiliriz...
Yeryüzünde canı, malı, ırzı, haysiyeti, evi, yurdu yani her şeyiyle adeta deneme tahtasına çevrilmiş, üzerinde uygulanmadık zulüm bırakılmayan bu insanlar topluluğuna, düşe kalka bir şeyler yapmaya çalışan bu ümmete, yani bize, yani hepimize karşı işlenen bunca zulüm, işgal, sömürü, saldırı yetmedi demek ki, acılarımızın üstüne krema olsun diye şimdi de Müslümanlardan olduğunu ifade edenlerin zulmüne maruz kalmaktayız.
Özellikle oturduğu yerden bırakın şehirleri, ülkeleri dünyayı yeniden yıkıp kuranlara sesleniyorum!
(Aynı acılara maruz kalmazsınız İnşaallah) Bu kadar yoğunluklu dramları birebir yaşamış olsaydınız ne yapar, ne gibi eylemler ortaya koyar, nasıl davranışlar sergilerdiniz? Cüretimi mazur görün. Allah için gözünüzün önünde eviniz yıkılsa, vahşi hayvanlar sürüsü ailenize saldırsa tepkiniz ne olurdu? (Rabbim sizleri ve tüm insanlığı korusun bu ağır imtihanlardan) Empati miydi neydi, bir kısır tanımınız vardı sizin! Ben o kısır tanıma da razıyım. Hadi ondan biraz deneyin bakalım. Nasıl sonuçlara varacaksınız? Mezhep, meşrep ve bilcümle benzerlerinin zaviyesinden değil, temeli çok derinlikli felsefelere dayanan bakışlar da beklemiyorum. Sadece insan olabilmek dahi bu sorunun cevabını net olarak vermeye yetecektir.
Ayrıca bu; salt Allah için bir uyarıdır. Başka bir amaca hizmet etme niyeti olmadığını Âlemlerin Sahibini Şahit ederek söylüyorum.
Ne diyorsunuz ey insanlar! Ve ey Müslümanların doğru ve ya yanlış her sözü, her eylemine bir kulp takan Müslümanlar! Ne demeye getiriyorsunuz? Düşünün ki, yeryüzünde bir insan, bir topluluk, bir toplum var olmaya çalışıyor ve onların savaşması suç-oturması suç, söylemi suç-eylemi suç, konuşması suç-susması suç, düşünmesi-üretmesi suç ayrıca düşünmemesi de suç, ağlaması suç-gülmesi suç... Uzatmayalım yani her şeyleri evet her şeyleri suç.
Aslında ağzınızdaki baklayı çıkarırsanız rahat edebilirsiniz belki! Kısaca: “Yaşamanız, nefes almanız suç” diye itiraf edin baride bitsin bu sorgulama. Ve herkes neyin ne olduğunu bilsin. Tövbe edin ve çekilin mazlumların önünden. İşinize bakın ama sanırım başka işiniz yok. Tek hüneriniz kafirleri pişkin pişkin güldürecek izansız eleştiriler yapmak. Müslüman, müslümandan nefret ediyorsa, zaten düşmana hacet kalmamış demektir.
Yazar: Alper Tuna |
12-01-15 |
||
E mail: gazetevahdet.com | Tweet | ||