ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : İKTİBAS / Muhtelif Mevzûlar, Yazarlar, Yazılar
Okunma Sayısı: 4348
Yazar: Ali Tekelioğlu
ALLAH İSLÂM HÂDİMİ TÜRK KAVMİNİ SEVMİŞTİR

ALLAH TÜRK KAVMİNİ SEVMİŞTİR“Ey imân edenler!. Sizden her kim dininden dönerse muhakkak Allah Teâlâ bir kavmi getirir ki, onları sever, onlar da onu severler. Mü'minlere karşı mütevâzi olurlar, kâfirlere karşı da izzet sahipleri bulunurlar. Allah yolunda savaşa atılırlar ve kınayanın kınamasından korkmazlar, işte o, Allah Teâlâ'nın lütfudur, onu dilediğine verir ve Allah Teâlâ'nın lütfü ve ilmi geniştir.”(Maide 54)

Âyet-i Kerime’de Rabbimiz öncelikle uyarıyor:

“Kimse kendini eşi benzeri bulunmaz gibi görmesin. Dini, hizmeti bırakırsa yerinin doldurulamayacağını zannetmesin. Ali gider, Veli gelir. Din onun eliyle yol alır. Kaybeden, terk edendir. Bakın yalancı Müseyleme ve Secah’ın sonlarına.”

Allahc.c.) uyardıktan sonra da müjde veriyor:

“Asıl olan benim dinimdir. Dinime hizmet eden, yüceleşir, terk eden cüceleşir. Dinimi terk edenler, kendileri metruk olur. Ben başka bir kişiyi, kavmi yaratırım. O kavim, İslâm bayrağını alır götürür. Çünkü onlar beni severler. Ben de onları severim.”

Elmalılı Tefsiri’nde bu âyetle alâkalı şu güzel tesbit vardır:

“İnsanlık tarihi, İslâm tarihi bunun büyük küçük misalleriyle doludur. Fertleri, küçük toplumları bırakalım da en büyük misallerini alalım: Önce Araplar, kavimden kavime bu hizmeti yapmışlar, bundan sonra Emevilerin son zamanlarında olduğu gibi bu hizmet, Araptan Aceme doğru geçmiş, hadis-i şerifin de gösterdiği üzere Fars kavmi maddî ve manevî olarak İslâm'a çok büyük hizmetler etmiş, sonra bunlar da aynı hale gelmiş, bu defa da Allah Türkleri göndermiş, Arapların, Farsların kıymetini bilemeyip kaybettikleri İslâm devletini ele alarak İstanbul'a ve oradan yeryüzünün her kıtasına yaymışlardır. Şu halde İstanbul'un fethi ile ilgili hadisin açıklığı ve "Umulur ki Allah, bir fetih ihsan eder ve katından bir emir getirir." (Maide, 52) ilâhî vaadinin mutlak oluşu ve işareti ile Türkler de, müjdesine girmişlerdir. Demek ki, onlar da bu nimetin kadrini, kıymetini bilmez, küfür ve küfrâna doğru giderlerse yerlerini Allah'ın göndereceği diğer bir topluma terketmeye mecbur olacaklardır. Ve kim bilir lutfu geniş ve ilmi çok olan Allah kıyamete kadar daha ne toplumlar gönderecektir.”

Bir de Sevgili Peygamberimizin şu hadis-i şerifine bakalım:

“İslâm, şüphesiz garip olarak başladı ve günün birinde garip hale dönecektir. Ne mutlu o garip mü'minlere!” (Müslim, İman, 232)

Merhum Elmalılı, Neml Suresinin 93. ayetini tefsir ederken “İslâm'ın istikbali gece değil, gündüzdür. Sönük değil, parlaktır. Ara sıra basan gece zulmetleri onu dinlendirip tekrar uyandırmak içindir. Bu mana çok bilinen bir hadis ile şöyle beyan buyrulmaktadır” dedikten sonra yukarıda geçen hadis-i şerifi zikretmekte ve şöyle açıklamaktadır:

“Birçok kimseler bu hadisi hep mü'minleri korkutmak için söylemişler, onları ümitsizliğe ve bedbinliğe sokmuşlardır. Bu hadis, ‘İslam garip olarak zuhur etti, ileride tekrar garip olarak zuhur edecek' manasındadır. Hadiste geçen “Fetuba (Ne mutlu) kelimesi korkutmak için değil, müjde içindir. Çünkü onlar, Sabikunlar (İslamı ilk yayan bahtiyar kimseler) gibidir.” (Hak Dini Kur'an Dili, cilt7, sayfa,3713.)

İslâm garip başladı…

O kadar putperest yanında Hz. Muhammed ve bir avuç Müslüman garip idi. Bu garip Müslümanlar kanlarını döküp, terlerini akıtarak Allah’ın dinini gariplikten çıkartarak yücelttiler. İslâm güneşinin ışıkları aydınlattı mavi gezegenin birçok yerini.

Daha sonra Araplar ve Farslılar İslâm güneşinin önündeki engelleri kaldırdılar. Gevşeklik gösterip nimetin kadrini bilemediklerinden Allah(c.c), dini yüceltme görevini Türk Milletine bahşetti. Onlar da aşk ve şevk ile bu görevi yaptılar. İslâm’ın bayraktarlığını yapıp onu kıtalara taşıdılar. İki cihan serveri Hz. Muhammed(s.a.v)’in “Ne mutlu o gariplere!” övgüsüne mazhar oldular.

Ne var ki son yüzyılda ehl-i salibe karşı verdikleri istiklâl mücadelesiyle düşmanlardan kurtulduktan sonra Türk Milleti’nin içinde Allah’ın dinini ve Rasülüllah’ın sünnetini silme çalışması başlatanlar oldu. O dönemin Müslümanları garip kalmıştı. İslâm güneşinin önüne kara bulutlar kapatmaya başlamıştı. Başta Fatih’in neslinden Süleyman Hilmi Tunahan Hazretleri olmak üzere bazı mübarek insanlar çıktı meydana.

“Hayır, İslâm’ın gecesi olmayacak artık.”dediler.

Ve...

Bayrak yine Türk Millet’inde kaldı.

Çünkü bu millet Allah(c.c)’ı sevdi.

Çünkü bu millet, O’nun sevgilisi Rasülullah(s.a.v)’ı sevdi.

Çünkü bu millet, sevgisini hizmetiyle gösterdi.

İnşallah, Türk Milleti hizmetini devam ettirecek ve Rabbim İslâm’a hizmet nimetini elinden almayacaktır.

Selam ve dua ile.

Yazar: Ali Tekelioğlu
03-08-14
E mail: ateko09@hotmail.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
ALLAH İSLÂM HÂDİMİ TÜRK KAVMİNİ SEVMİŞTİR
Online Kişi: 15
Bu Gün: 351 || Bu Ay: 3.355 || Toplam Ziyaretçi: 2.232.494 || Toplam Tıklanma: 52.272.708