Kategori : İKTİBAS / Muhtelif Mevzûlar, Yazarlar, Yazılar | Okunma Sayısı: 3946 |
Yine yalnız bıraktın beni bir köşede.
Hani unutmamak üzere kurmuştuk arkadaşlığımızı.
Konuşurduk saatlerce.
Hiç sıkılmadan hem de.
Bazen dalar giderdi gözlerin uzaklara.
Bir daha bana dönene kadar nerelere giderdin bilmem.
Kafandan neler geçirirdin?
İşte o zaman üzülürdüm benden koptuğun için.
Üzülürdüm bu ayrılığa ama buna sebep de bendim.
Seni değişik yerlere götüren bendim.
Gittiğin yerlerde mutlu olduğunu ellerinden anlardım. Sımsıcak olurdu.
Bir de yüzünden. Tatlı bir tebessüm kaplardı gül yüzüne.
Mutsuz olurdun bazen.
Nasıl mı bilirdim? Yine yüzünden, yüzündeki mahcubiyetten.
Bir de gözünden. Sert huylu olmana rağmen gözlerin dolu dolu olurdu .
Hatta bazen tutamazdın da şakaklarından süzülen gözyaşların bana gelirdi.
Sonra derin bir nefes alıp kendine gelirdin.
Ben de üzülürdüm. Ne zaman mı?
Tabii ki beni terk ettiğinde.
Benden başkası senin gerçek dostun mu?
Dostun, bana dost olanlar olsun isterim.
Diğerleri seni herkesin dost aradığı yerde terk edecekler.
Arkadaşım! Benimle arkadaşlığın devam ederse, Gül yüzlü ile de arkadaş olursun ki, her şeye değer.
Dön bana, tekrar güller açsın gönül bahçende.
Dön bana, yüzün güzel sözün güzel olsun.
Dön bana, bahar gelsin vücut iklimine.
Dön bana, melekler alnından öpsün.
Ama hiç bu kadar sürmemişti ayrılığımız. Eğer hâlâ beni seviyorsan benim yerim belli.
Biliyorum geleceksin.
Ben tozlu raflarda, süslü çantalarda seni bekliyorum.
Geleceksin.
Çünkü huzuru bende bulursun.
Not: Değerli okuyucular, bu mektubu kim kime yazmış sizce?
Yazar: Ali Tekelioğlu |
23-05-14 |
||
E mail: ateko09@hotmail.com | Tweet | ||