Kategori : / EDEBİYAT | Okunma Sayısı: 2869 |
Kalıcı edebiyat, çağını anlatan edebiyattır. Her edebiyatçı çağının olumsuzluklarından sorumludur, çağını anlamak ve anlatmak zorundadır. Edebiyat, dipnot kaygısına düşmeden, yereldeki küreseli, küreseldeki yereli yakalamaktır. Hayatın anlamlı ve yaşanır kılınmasında, edebiyat da tarih gibi, bütün insanlığın birikimine, hem derinlik, hem zenginlik kazandırır. Tarihci geçmiş yüzyıllarda olanların, edebiyatçı ise gelecek yüzyıllarda olacakların peşindedir.
*
Evliya Çelebi, şeyh Galip ve Yahya Kemal'in eserleri, Anadolu insanının tarih içindeki büyük ve uzun yürüyüşünü anlatan, onun zengin düşünce ve eylem dünyasına açılan kapılardır. Onlar, edebiyatı medeniyet için bilirler, eşsiz hazinelerin perdelerini aralar ve çağlarının olumsuzluklarını dile getirirler. Edebiyatı medeniyet ekseninde ele alan, Sezai Karakoç'un vurguladığı gibi: 'Tek medeniyet vardır, o medeniyet de gerçek medeniyeti'dir. Bütün edebiyatlar, medeniyet düşülmüş, uzun dipnotlardır.
*
Bütün insanlığı ya yaratılışta ya da inanışta kardeş bilen medeniyetin değerleri, edebiyatla yeryüzünün her köşesine ulaştırılır. Medeniyetin temel değerlerine dayanan edebiyat, Anadolu ve Endülüs'te olduğu gibi insanlığın düşünce ve eylem dünyasına yeni boyut ve yeni açılımlar kazandırır. Edebiyat medeniyetin gizemli ve eşsiz atölyesidir. Edebiyatsız medeniyet güçsüz, medeniyetsiz edebiyat etkisiz olur. Edebiyat medeniyetin hayata yansıyan yüzü, insanın düşünen aklı, seven gönlüdür.
*
Moğolların gelişi, Selçukların dağılışı, Osmanlıların birleştiriciliği, Anadolu'nun yaşadığı büyük dönüşüm, Mevlana ve Naima ile geçmiş yüzyıllardan, gelecek yüzyıllara taşındı. Büyük edebiyatçıları olmayan toplumlar, tarihte kalıcı izler bırakamazlar. Diller edebiyatçıların ayak izlerinden doğarlar. Diller edebiyatçıların ayak izlerinden doğarlar. Yunus'suz Türkçe, Shakeaspear'siz İngilizce, Goethe'siz Almanca zenginliğini yitirirdi. Edebiyatçılar dillerin peşinden koşmazlar, diller onların peşinden koşar.
*
Medeniyet dünyada bir yolcu gibi, yeryüzünde bir cğrafyadan bir coğrafyaya, nerede sevgi ve saygı görürse, oraya gider. Kudüs, Mısır, Atina, Roma, Şam, Bağdat, Kurtuba, İstanbul, pasaportsuz dolaşır, dünyada hiçbir kentin kapısında medeniyete vize sorulmaz. Küreden kareye dönüşen dünyada, Doğu ya da Batı'nın dışında olmak değil, onların üstünde olmak önemlidir. Edebiyat medeniyete renk, medeniyet edebiyata tad verir.
*
Düz kare dünyada, hangi ülkede yaşarsa yaşasın, herkes doğruyu yanlıştan, iyiyi kötüden, güzeli çirkinden, yararlıyı yararsızdan, etkinliği etkinsizlikten ve verimli olanı verimsiz olandan ayırmayı öğrenmek zorundadır. Dünyanın hiçbir ülkesinde, doğrulukta, iyilikte, güzellikte, yararlılıkta, etkinlikte ve verimlilikte yarışma olmadan, ister ekonomik, ister siyasal, isterse kültürel olsun, medeniyetin hiçbir boyutunda, olumlu değişme olmaz.
*
Edebiyat doğruyu, iyiyi ve güzeli aramaktır. Doğruya, iyiyi ve güzeli arayanlar, doğru, iyi ve güzel peşinde olanların, yol göstericisi olurlar.
*
Hayatın yaşanır kılınmasında doğru olan iyidir, iyi olan doğrudur.
*
Edebiyat medeniyeti aramaktır.
*
Medeniyet erdemli hayattır.
Yazar: Nazif Gürdoğan |
18-02-14 |
||
E mail: yenisafak.com.tr | Tweet | ||