ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / ŞU GİDENLER (Tasavvuf Büyüklerinden Levhalar)
Okunma Sayısı: 3471
Yazar: Bekir Fuat
Süleyman Hilmi Tunahan Hazretlerinden Günümüze Dersler

Süleyman Hilmi Tunahan Hazretlerinden Günümüze DerslerSüleyman Hilmi Tunahan

Bekir Fuat, Süleyman Hilmi Tunahan Hazretleri hakkında daha evvel de yazmıştı. Muhabbetinden nasiplendiği için kendisini tebrik ederiz. Bu yazısı tamamen Süleyman Efendi Hazretlerinden iktibas.

Yazıda günümüzde yaşanan hadiselere dair dersler var. Dikkatle okunursa kimlerin muhatap alındığı, hangi mevzularda hangi derslerin verildiği anlaşılacaktır. (Doğruluş)

“…Bu yolda bi'l-kasd ve'l-irâde iştihâr memnu'dur. Esâsen şöhret âfettir. Bu yolun muktezâsı dâimâ ve her hâl u kârda kemnâm olmak, müteşerri' ve âbid zann edilmekten, hüsn-i zan tevcîh olunmaktan kaçınmak, Hak’la olan ibâdet ve ubûdiyetini halktan saklamak, hiçbir ferde kendi ma'nevî ahvâlini bildirmemek, en âmmî ve nâdân kimseler gibi görünmektir. Hakîkî tasavvuf ancak budur. İşte rüfekânın alacakları tavır ve vaz' da böyle olmalıdır.

Kezâ hükûmet siyâseti, siyâsî fırkacılık, icrâât ve mu'âmelât-ı hükûmeti tenkîd gibi umûr ile asla meşgûl olmamak ve bu mesâile müteallık hiçbir kelime tefevvüh etmemek, yalnız kendi maddî ve ma'nevî işleri ile tevağğul eylemek lâzımdır. Aks-i hâl hem muzırdır, hem izâ'a-i evkâttır. Her hangi umûrda münkerât-ı dîniyye müşâhede edilirse anı kalben red ve inkâr etmek ve bu inkârını aslâ lisâna getirmemek iktizâ eder. Zîrâ zamanımız, dînî emir bi'l-ma'rûf nehiy ani'l-münkere müsâid ve mütehammil değildir. Emir bi'l-ma'rûf nehiy ani'l-münkeri kalbden dile, dilden ele intikâl ettirenler gayr-i kâbil-i telâfî zarara ma'rûz kalırlar. Hakîkî ehl-i tasavvufun hâl ü hareketi böyle olur. Hılâfı bu mesleğin haricidir.

İstidrâd: Esâsen emir bi'l-ma'rûf ve nehiy ani'l-münker vazîfesi hakîkatte bu vazîfe ile me'mûr olanlara âiddir. Anlar, her zamanda bu vazîfelerini ahsen-i vücûhla îfâ ve edâya muktedir olurlar. Bu maksadı imkân dâiresinde yerine getirdikleri halde emir bi'l-ma'rûf nehiy ani'l-münker yapıldığına hiçbir ferd vukûf hâsıl edemez. Çünkü anlar sıfat-ı hakîmiyete mazhardırlar. Envâ’-ı fünûn-i hikmetle vazîfelerini sirran ve alâniyyeten icrâ eylerler.” (Mektublar, S. H. Silistrevî)

Lügatçe:

Bi'l-kasd ve'l-irâde iştihâr: Kendi iradesi ile meşhur olmak.
Kemnâm: Adı unutulmuş, adı sanı belirsiz, şöhretsiz.
Müteşerri': Şeriâte, dine muvafık amel eden.
Âmmî: Avamdan, bayağı, cahil.
Tefevvüh: Ağza almak, söylemek.
Tevağğul: Bir işle çok meşgul olmak.
İzâ'a-i evkât: Vakti boşa geçirmek, zâyi’ etmek.
Hılâf: Zıd, aksi, ters, muhalif.
İstidrâd (istitrat): 1. Sırası gelmişken söylenen söz. 2. Anlatıma eklenmesi istenen söz. (Antreparantez)
Ahsen-i vûcûh: En güzel surette.
Sıfat-ı hakîmiyete mazhar: Allâhü Teâlâ’nın hikmetine mazhar bihakkın hakîm zat.
Envâ’-ı fünûn-ı hikmet: Hikmetin bütün fenleri.
Sirran: Gizli olarak.
Aleniyyeten: Açıktan, açık olarak.


“DE’B U ÂDETİMİZ SÛRET VE SÎRETİMİZ”DEN

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Bekir Fuat
27-01-14
E mail: milatgazetesi.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
Süleyman Hilmi Tunahan Hazretlerinden Günümüze Dersler
Online Kişi: 11
Bu Gün: 220 || Bu Ay: 10.116 || Toplam Ziyaretçi: 2.222.988 || Toplam Tıklanma: 52.185.699