ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / ŞU GİDENLER (Tasavvuf Büyüklerinden Levhalar)
Okunma Sayısı: 4169
Yazar: D. Mehmet Doğan
MÜSLÜMAN TÜRKLERİN VEYSEL KARÂNÎ HAZRETLERİNE İHTİYACI VAR

Türkiye’deki “Ziyaret”

Dünkü yazımızda, Siirt’teki Veysel Karani türbesinden söz etmiş ve “Yemen nire, Siirt nire!” demiştik.

Menkıbenin sınır tanımazlığını, zaman tanımazlığını aklımızdan çıkarmamamız gerekiyor.
Görmeden sevmek, iman etmek, bağlanmak… O’nun yolunu devam ettirmek…

Veysel Karani çok sevdiği, bağlandığı bir şahsı, Hz. Peygamberi görmeye çok yaklaşmışken, annesine olan hörmet, muhabbet ve bağlılığı yüzünden göremeden dönüyor… Bu vasfıyla örnek oluyor.

Hz. Muhammed’le aynı dönemde yaşamış, onu görmüş, sohbetinde bulunmuş sahabinin sayısı 120 bin olarak tahmin ediliyor.

Devrinde yaşayıp da onu göremeyen ama Müslüman olanlar da vardır elbette. Veysel Karani görmeye yaklaşan fakat göremeyenlerden. Aslında o, Asr-ı Saadet’den sonra dünyaya gelenlerin, kıyamete kadar bütün Müslümanların modeli.

Peygamberimizi bu alemde göremeyeceğiz elbette, fakat bu inancımızda bir zaafa yol açmayacak. Hz. Muhammed, bir peygamber ve aynı zamanda her hususta örnek alınması gereken bir insan. Dini yaşamak, hayatı kavramak anlamında bu model esas. Fakat insanlar şunu düşünebilir: Nihayetinde o bir peygamber… İstesek de onun mükemmelliğine erişemeyiz.

O zaman, bu timsalin sürdürücüsü yakınları, sahabisi örneğimiz olacaktır. Onları görenler, tabiin, tebeüttabiin… zincir böyle kuruluyor.

Veysel Karani bu zincirin neresinde?
Görmeyen ve fakat örneklik vasfı olan bir şahsiyet.
Veysel Karani’ye olan rağbeti bunda aramak lâzım.

Veysel Karani, 657’de vefat etmiş. Cesedini almak isteyen üç kabilenin de tabutunda görünerek keramet göstermiş. Yemen’de, Şam’da ve Siirt’te kabri/makamı var. Bu kabirlerin hepsi için söyleyeceğimiz şu: Yemen’deki veya Şam’daki ne kadar gerçekse, Siirt’teki de o kadar gerçektir!

Yemen’e gidenler Veysel Karani’nin bu ülkede çok fazla bilinmediğini, tanınmadığını söylüyorlar.

Yemenlilerin, Arapların zihin kodları Veysel Karani’ye fazla ihtiyaç hissetmemiş olabilir. Fakat, Yunus’un şiirinde çizdiği Urum ve Acem kavramı önemli.
Peygamberimiz’in ona hediye ettiği hırkası İstanbul’da.

O güçlü bir hatırlatma görevi yapıyor. Yemen’de onun hatırlatmasına ihtiyaç hissedilmiyor olabilir. Araplar kendilerini Peygamberi görenlerin torunu olarak, varisi olarak görüyorlar ve Veysel Karani figürüne ihtiyaç hissetmiyor olabilirler.
Ya Arap olmayanlar?

Yunus Emre’nin şiirinde belirtildiği gibi Urum’da ve Acem’de yaşayanlar? Veysel Karani örneği onlar için çok mühim.

Üveysilik bu coğrafyalarda vücut buldu.
Yüzyıllarca önce vefat etmiş bir şahsiyetin, üstadın, şeyhin yolunu canlandıranlara, sürdürenlere bu yüzden “Üveysi” deniliyor.

Siirt’in Veysel Karani’nin türbesi bulunan “Ziyaret” beldesi, artık onun adıyla anılıyor. Onun hatırlatıcı rolü bu beldede tecessüm ediyor.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.