ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : TEFEKKÜR / İNSAN VE TEFEKKÜR
Okunma Sayısı: 4015
Yazar: Ahmet Selim
GÜVEN VE SEVGİ

Güven duygusunun birçok yönü var. "Güveniyor musun?" denilse, "Hangi açıdan?" diye sorulabilir. Bir açıdan çok güvenirim; başka açılardan, hiç güvenmemem ve az güvenmem mümkündür. Açılar çok, insanların ilişkileri çok yönlü.

Yabancı bir kadın yazar, birçok yazar arkadaşıyla ilişki kurmuş. Hakkında anlatılanları da, kendi anlattıklarını da okudum. Onlara ilham veriyormuş! Tuhaf duygular ve savunmalar... Sadece "yabancı" değil, iyice yabancı... Sevgisine güvenilmez kişi olmak, daha karmaşık bir durum. Sevgisine güvenilmez olana zaaf göstermek anlaşılmaz bir hal... İnsanlar birbirinden ne kadar farklı. Birilerinin içine bakarken insan karanlık bir uçuruma bakarmış gibi oluyor.

Bazıları sevgiye açık değildir. Sevgiye açık olmak basit bir şey değil... Normal, ama basit değil. Fıtrat bozuluyor bazen. Vefasız ve sadakatsiz olan, sevgiye kapalıdır; öyle birine zaaf göstermek, sevgiyi başka bir şey zannetmektir ve sevgisizlikten de kötüdür. Böyle bir ortamda, şairlerin edebiyatçıların bulunması, yabancı da olsalar, düşündürücü ve sarsıcı bir çelişki. İnsanın kalbine dokunuyor. Sevgisiz olan, yahut sevgiyi çok yanlış algılayan edebiyatçı ne yazabilir?

Sevgisiz olan, cansızdır bence. Öyle birine karşı ilk duygu acımaktır. Belki cansız yerine ruhsuz demek daha uygun, ama "cansız" daha somut, daha anlaşılır, daha düz, daha kestirme bir kelime. Ayrıca başka canlılardan da kötü durumda oluşu ifade ettiği için daha doğru. Duygusallığı andıran sıcak belirtiler gösteren canlılar da var insan dışında. Sevgisiz, vefasız insan onların gerisinde. Tabiat güzellikleri bile canlıdır da, bazı insanlar güzel bile olsalar cansızdırlar.

Sevgisiz insan, sadece insanı değil, düşünceyi de sevmez. Güzellikten anladığı neyse, düşünceden anladığı da odur, o kadardır. Bir yazı, bir edebi eser, sevgisiz ve düşüncesiz olduğu halde güzel olabilir; fakat bu güzellik, cansızdır, anlamsızdır, aldatıcıdır, oyalayıcıdır. Bir şey vermez, bir şey katmaz insana. İnsanı eksiltir.

Sevgiye ve düşünmeye açık olmayanın sorumluluk bilinci yoktur ve asıl güvensizlik kaynağı budur.

Gaflet tuhaftır. İnsan kendini kandırmayı bir eğitim disiplinini andırır biçimde yoğun olarak sürdürürse, kendini hiç olmayacak şeylere de inandırabilir. Garip bir kişilik yapısı oluşur, alışkanlıklar yoluyla.

Sevgiye açık olmayanlar, belli duyarlılık merkezlerini, bazı gerekçelerle, genellikle de tepkisel gerekçelerle, sımsıkı kapatırlar. Kapatma gerekçeleri, süslü püslü şeylerle hatta felsefî motiflerle bile bezenmiş olabilir. Onlardaki rahatlık, içe işlemeyi engelleyen bir camın ardından bakmalarıdır hayata. Hep gözlemci, yahut oyuncu gibi dururlar ve yaşarlar. Etkilenmezler, etkilerler. Hayatları, bir filmdeki sinema oyuncusunun rolüne benzer. Bir hikâyeye "motor" derler, başlar, "stop" derler, biter. Yaşadıklarını içselleştirmezler, pek ciddiye almazlar.

Sadece maddi varlığımızı değil, yüreğimizi de korumak zorundayız. Onu köreltip duyarsız savrulmalara sürüklememek için de, onun duyarlılığından yararlanıp bizi acılara sürüklememeleri için de yüreğimizi koruyacağız... Bir adama sorarlar: "Hiç mi etkilenmedin?" Cevap: "Kendimi etkilenebilir hissettiğim için uzaklaştım. Güvenilmez güzellikler beni iter." Acınacak duyarsızlıklara, onursuz tutkulara, mide bulandıran çözülmelere sevda denmez. Orada teatral oyunlar vardır sadece ve varoluş gerçekliğimizde onlar tanınmazlar, tutunamazlar. Oyun oynar gibi yaşayanlar, hayatı bilmezler; düşünceye duyguya benzeyen şeyleri de canlı değildirler ve karanlık bir boşlukta kaybolur giderler. Kendilerine de, yazdıklarına da güvenilmez... Ve bu mesele bir ahlâk meselesi değil, bir varoluş güvenliği meselesidir.

Güven şartını aramak, sevgiye açık olmanın paratoneridir; yüreğini korumaktır, yüreğin kendi kendini korumasıdır. "Güvenmiyorsam, yüreğime dokunamazsın, güzelliğin hiçbir türüyle" diyebilmek de güzeldir. Ama kendine güvenmiyorsan, yani özgüvenin yoksa, ne kendini koruyabilirsin, ne seni kimse koruyabilir. Sevgisiz güzelliklere karşı, yüreğinizi sevgiyle, onurla ve özgüvenle korumalısınız sevgili gençler.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Ahmet Selim
23-01-12
E mail: zaman. com.tr
 
 
Yorumlar: 1
uğurlu
Gönül
Tarih : 23-01-12

Geçen gün dinledim, gönlümü: Şikayetçiydi benden. Haklıydı da... Layıkı ile koruyamamıştım; Kem sözden, hain bakıştan.

 
GÜVEN VE SEVGİ
Online Kişi: 20
Bu Gün: 292 || Bu Ay: 10.983 || Toplam Ziyaretçi: 2.224.765 || Toplam Tıklanma: 52.204.004