ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / MAÂRİF (Eğitimle İlgili Yazılar)
Okunma Sayısı: 151
Yazar: Erhan Çapraz
ÖNCE AHLÂK SONRA MAARİF...

ÖNCE AHLÂK SONRA MAARİF...Malûm olduğu üzere ahlâk; huy, tabiat, seciye, insanın manevî nitelikleri, tutum ve davranışları gibi mânâlara gelir. Gerek sîret gerekse sûret bakımından güzel olan insanın ahlâken esas mîyarı ise, hiç şüphesiz, Hz. Peygamberimizdir (s.a.s.). Zira hadis-i şeriflerinde bize “Ben, ancak güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim” (Muvatta, Husnü’l Halk, 8; Müsned, 2/381) şeklinde buyurmaktadır. Dolayısıyla her mü’minin ahlâken kendisini tamamlamak için her konuda O’nu (s.a.s.) örnek alması şarttır. 

Bütün mü’minlerin annesi Hz. Ayşe’ye (r.a.) sorarlar:

“Resûlullah’ın (s.a.s.) ahlâkı nasıldı?”

Aldıkları cevap şu olur:

“Siz Kur’ân’ı okumadınız mı? Resûlullah’ın (s.a.s) ahlâkı Kur’ân’dı.”

Bu ibretli sözler, mü’minin önce kendisine çekidüzen vereceği, huylarını ayarlayacağı, sıfatlarını ve kabiliyetlerini tanzim edeceği kaynağı da açıkça ortaya koyar aslında. Rabbimiz kitabında ise “Allâh muhsinleri sever” (Âl-i İmrân, 148; Bakara, 195) buyurmaktadır. Dolayısıyla Rabbimizin bizde görmek istediği ahlâkın Kur’ân ahlâkı” olduğu açıktır. Bu ahlâka bağlı olanlar ise sadece ilim ve irfanın peşinden koşarlar. Kibir ve enâniyetten Rablerine sığınırlar. Nitekim bu hususta da Rabbimiz, “Yeryüzünde kibir ve azametle yürüme. Çünkü sen asla arzı (yer küreyi) yaramazsın. Ve boyca da dağlara erişemezsin” (İsra, 17/37) şeklinde bizi uyarmaktadır.

Bu anlayış, maarifte de aslolan şeyi açıkça ortaya koyar: Kur’ân ahlâkıyla ahlâklanıp sadece ilim ve irfanın peşinden koşmak. Yâni, her türlü politik ve ideolojik yargı veya önyargıları bir tarafa bırakarak yalnızca O’nun (C.C.) rızasının peşinden koşmak… Belki bunları bırakmak size oyları, hatta iktidarı bile kaybettirebilir! Fakat diğer taraftan size yıllardır kanayan maarif gibi hayati bir yaraya da merhem olma imkânı sağlar. Aksi taktirde kaybedenlerin hepimiz olduğu artık ayan beyan ortadır.

Demem o ki, bu meselede ahlâka öncülük etmek de siz siyasilere düşüyor. Yâni, ülkenin ve maarifin ahlâkı sonraki mesele… Bu yüzden de asıl tercihi sizin yapmanız gerekiyor. Ya yıllardır olduğu gibi siyasî ikbal içün günübirlik sun’î politik uygulama ve tartışmalarla yuvarlanıp gitmeye devam edeceksiniz ya da ama, fakat, lakin demeden maarifte tevhidi tesis içün var gücünüzle gayret edeceksiniz! Ha bu arada Nebevî terbiyeye göre istişarede hayır olduğunu da asla akıldan çıkarmamalısınız. Zaten Rabbimiz de kitabında, “Onların işleri kendi aralarında istişareyledir” (Şura, 38) şeklinde buyurmuyor mu!

Efendim, sevgiyle ve istişareyle kalın, ey meded!

Arafî’m soylamış, görelim cânım ne soylamış:

önce Kur’ân ahlâkta

sonra iz’an ahlâkta

Arafî’m gel de söyle

lâkin mizan ahlâkta…

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Erhan Çapraz
08-08-23
E mail: maarifinsesi.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
ÖNCE AHLÂK SONRA MAARİF...
Online Kişi: 11
Bu Gün: 184 || Bu Ay: 9.846 || Toplam Ziyaretçi: 2.222.339 || Toplam Tıklanma: 52.175.306