ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Alt Kategoriler

TASAVVUFA DÂİR Kategorisine Ait Yazılar
TASAVVUF YENİDEN DÜŞÜNMEYE DEĞMEZ Mİ?
Müslümanlar olarak dünya çapında ve bu ölçüde bir zillet yaşıyorsak, izzetimizi bu derece kaybetmiş isek, hatta bu izzeti nerede arayacağımızı bile bilemiyorsak, kendi evinde garip, kendi yurdunda parya olarak yaşıyorsak İslam’da değil ama bizim İslam’ı anlamamızda bir problem var demektir. Çünkü biz biliyoruz ki, İslam’ın doğru anlaşılıp d&uum    Devamı...

İNSÂN-I KÂMİL, AVATAR* DEĞİLDİR
Önceki yazımızda, hakikati, “ahirete uygun (şeriat üzere) yaşanması gereken bu dünya hayatının minvali” olarak tanımladıktan sonra, dolayısıyla hakikatin zeminin bu dünya olduğunu söylemiş, şimdi hakikatin keşfi olarak tasavvufun, dünyevî planda yaşayana ne kazandırdığının sorulması gerektiğini belirtmiştik.Bu sorunun karşımıza çıkardığı ikinci terim: Ahlâk    Devamı...

TASAVVUFSUZ OLMAZ AMA GÜNÜMÜZ TASAVVUFUYLA NASIL OLACAK?
İyilerin terkettiği her alan, kötüler tarafından doldurulur Bir şeyin yaygınlaşması üzerine konuşulduğunda, değer yitimi (ucuzlama) ile hızlı kirlenme kelimeleri kendiliğinden söze dâhil olur.Filhakika, tasavvufî ana akım olarak Nakşibendilik’te, Rabıta’nın herkesçe başvurulabilir hale getirilmesiyle, şeyhlik müessesesinin mekân ve zamanla tahdidi kırılmı    Devamı...

TASAVVUF VE İNSAN: KENDİNİ TANIMAK NE DEMEKTİR?
Tasavvufun İslam düşüncesine yaptığı en önemli katkı İslam'ın 'ideal insan'' görüşünü zihnin ve ahlakın merkezine yerleştirmiş olmasıdır. Tasavvufun insanı tanımak-anlamakla ilgili emekleri olmasaydı İslam'ın insan telakkisini bilemeyecek, sorunu bütünüyle ahiret hayatına münhasır kılarak yeryüzünde insanın maksadından bihaber kalaca    Devamı...

TECELLÎDE TELVİN VE SANAT
Hatırlatalım, Arapça clw kökünden gelen tecellînin, belirme, görünme, zuhur etme, açığa çıkma, açıklanma, aydınlanma anlamında bir kelime; ıstılahen, sâlikin kalbinde gayb alemine ait nurun belirmesi, ilâhî feyzin müminin kalbinde zuhur etmesi mânâsında olduğunu söylemiştik. Arapça lwn (levn: renk) kökünden    Devamı...

TASAVVUF BİD'AT Mİ?
Besmele, hamdele ve salat-ü selamdan sonra… Şair’in dediği gibi: “İlâha asi oluyor sonra da onu sevdiğini mi söylüyorsun? Muhakkak ki akıl senden uzaktır. Eğer sevgin doğru olsaydı ona itaat ederdin. Çünkü seven sevdiğine itaat eder.” (Arapça’dan tercüme) Bir tarikata girmek ve bir şeyhe, mürşide intisab etmek farz değildir. F    Devamı...

İMAM GAZZÂLÎ'NİN HEDEFİ
Fakih ile mutasavvıf arasındaki çatışmanın -tasavvufun kurumlaşma devrinde- giderilebilmesinin (veya aza indirilebilmesinin) ancak bir fakih-mutasavvıf'tan beklenebileceği açıktır.Çünkü, fakihlik asla (yani emir ve uygulama olarak şeriata) tabidir. Mutasavvıflık ise, temsil ettiği tasavvufun, metafizik telakkilerin şeriatın içine çekilmekle meşruiyet kazanması ve haliyl    Devamı...

TASAVVUF BU MUDUR?
Bûşencî diye bilinen Horasanlı bir sûfî vardır (ö. 348/959). İlk ve sağlam sufilerin son halkalarından.  Kitap ve Sünnet bilgisi ve ölçüsü olan bir sufi. Mesela Tevhidi tam Selef gibi tanımlar: “Allah’ı, O’nun kendisini bize tanıttığı gibi tanımak, sonra da O’ndan başkasına ihtiyaç duymamaktır” der. İçi dışı bir     Devamı...

 

 
TASAVVUFA DÂİR
Online Kişi: 29
Bu Gün: 312 || Bu Ay: 4.866 || Toplam Ziyaretçi: 2.212.833 || Toplam Tıklanma: 52.083.840