ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / HİKÂYE
Okunma Sayısı: 1798
Yazar: İsmail Kılıçarslan
MUSKA DA MUSKAYMIŞ ARKADAŞ!

MUSKA DA MUSKAYMIŞ ARKADAŞ!Büyüsüz gerçek

Yakışıklı delikanlıydı Salim. Hani 'erkek güzeli' dediklerinden… Bakan döner bir daha bakardı. Hele akşamüzerleri sonun da son modeli arabasına binip de, böyle usul usul, camları açık, teypte Ankara havası, Çamlık mevkiine doğru giderken ilçenin güneş ısırığından yüzü çöle benzemiş bin yaşında teyzeleri bile 'piyasaya çıktı yine bizim Salim. Gören maşallah desin' derlerdi de başka bir şey demezlerdi.

Babası çok zengindi. İlçenin en zengin adamıydı. Bir toptancı dükkânı, bir yem pabrikası, bir değirmen, iki mandıra, binlerce dönüm toprak derken Sarıların Memmet ağa yıkılmaz olmuştu.

Askere gitti Salim. Acemiyi Ankara'da, ustayı Şırnak'ta yaptı.

Anadolu'nun tam ortasındaki bu büyücek ilçede her iş sıraylaydı. Bir bebe askerden gelince 3-4 ay esip savurmasına izin verilir, ardından usulünce everilirdi.

3-4 ay çabuk geçti. Memmet ağa bir akşam ekmeğinde Salim'e 'yetti bitti gari esip savurduğun; mal bölünmesin, apçanın kızı Nuran'la evleneceksin' dedi. Salim 'sen nasıl istersen' dedi bubasına.

Nişanda öyle dabanca sıkıldı, öyle tüfek kütületildi ki Kıbrıs harbi de öyle değil. Nişanın devrisi gün Memmet ağa 'uzatmak olmaz, 3 aya düğün' dedi. Yine 'peki' dedi Salim.

'O kadar yakışıklı bebe. Niye hep 'tamam' dedi ki? Babaya tamam diyen evlattan hikâye mi çıkarmış?' demeyesiniz, az sabredesiniz. Salim dediğin bebe, aşkı görmüş değil ki. Ona ha Nuran ha başkası hastaneye varana kadar.

Hastane işi şöyle oldu. Nişandan 4-5 gün sonrası ilçenin girişindeki sahada top oynarlarken ayağı burkuldu Salim'in. Palas pandıras acile yetiştirdiler. Salim doktor beklerken yatağı çevreleyen perde açıldı, içeriye bir peri suret süzülüverdi. Salim 'yandım' diyebildi.

Zümrüt imiş hemşirenin adı… Muğla'dan nakille gelmiş. Salim, çekme helva yaptırıp götürdü Zümrüt'e. Uzatırken eskinin devletlileri gibi 'teşekkür mahiyetinde kabul buyurursan' dedi. Zümrüt gülümsedi. Salim o saat Türk elinde yesir olan aceme döndü. Hani şöyle alıp da böğrüne Sürmene işlemesi bir bıçak soksan böyle yanmazdı canı.

Dedik ya 'yakışıklı delikanlı' diye. Üç beş güne kalmadı Zümrüt dahi teslim oluverdi yangına.

İyi de Nuran ne olası? Bubası ne olası? Ya gözü yaşlı, sütü helal anası? Vay ki ölek.

Sarıların Memmet Ağa 'öldürürüm bebek seni. Apçana ne derim, Nuran'a ne derim. Yazının yabanın yosmasıyla olacak iş mi, görülmüş mesele mi?' diye savuruverdi siniyi Salim'in suratına. Salim, yüzünden akan şehriyeleri temizlerken usulca 'yosma değil. Aşık oldum ben Zümrüt'e' deyiverdi.

Bubası 'şart olsun vururum seni' dedi olmadı, anası 'sütümü helal etmem' dedi olmadı. Nuran sicim gibi gözyaşı döktü olmadı.

Sonunda aile kararını verdi. Bu bebeye kesin büyü yapılmıştı. O yosma, bebenin gözünü bağlamış, dilini dişini kitlemişti. Bu işi çözse çözse Çolak Emin hoca çözerdi. Tez elden varılıp gidilmeliydi.

Çolak Emin hoca 'hele iznin olursa Salim oğlumuzla biz öt'odaya girelim ağa' dedi Memmet ağaya.

Emin, halden anlayan, insan lisanını bilen bir adamdı. 'Anlat' dedi Salim'e, uzun uzun dinledi. Baktı ki iş büyülük, muskalık iş değil. İş, aşkın işi ve Salim yanmakta…

'Bak evlat' diye başladı söze. Bu işin tat dökmeyeceğini, Nuran'a yazık olacağını, Zümrüt kızı ailesinin hiç kabullenmeyeceğini, zaten yaşlı olan babasıyla anasını şu ahir ömürlerinde üzmenin büyük günah olduğunu… Her bir şeyi anlattı. Çıkarken de yalandan bir muska taktı Salim'in boynuna. Salim'e de dedi bunu: 'Salim evladım. Aşka muska n'etsin? Şimdi sen bir goca adam oldun, anlattıklarımı bir teraziye koy da tart. Muskanın yalan olduğunu da kimseye deme dinin hakkı'çün.'

Üç ay sonra düğünde Sarıların Memmet ağa hanımının kulağına eğilip 'az kala elden gidiyordu bebe. Bu Emin hoca ipten aldı bizi. Ne muska yazarmış arkadaş' dedi de basıverdi kahkahayı. Hatta yetmedi, keyfinden Saddam'ın şarjörünü 'tııırt' diye boşaltıverdi ilçenin göğüne doğru.

Salim'in yüzünden bulutlar geçiyordu o sıra. Büyü yoktu, ama büyümek vardı ve o en çok yüzdeki bulutlarla alakalı bir meseleydi. Bunu bir tek, bir köşede usul usul düğün yemeği yiyen Çolak Emin anladı. Kesik kolunun sızılayan yerini yokladı. Acıyordu niyeyse.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: İsmail Kılıçarslan
19-03-17
E mail: yenisafak.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
MUSKA DA MUSKAYMIŞ ARKADAŞ!
Online Kişi: 24
Bu Gün: 445 || Bu Ay: 6.435 || Toplam Ziyaretçi: 2.215.658 || Toplam Tıklanma: 52.120.581