ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : İKTİBAS / Muhtelif Mevzûlar, Yazarlar, Yazılar
Okunma Sayısı: 3301
Yazar: İsmail Kılıçarslan
AMAN TÜRKİYE'YE BİR ŞEY OLMASIN!

AMAN TÜRKİYE'YE BİR ŞEY OLMASINBu yıl elli dördüncü kez yapılan Struga Şiir Festivali'ne katılmak üzere birkaç gündür Makedonya'dayım. Küçücük bir göl şehri olan Struga'da elli dört yıldır kesintisiz şekilde sürdürülebilen bu şiir festivalinde neler yaşandığını yarın, Sokakta yazılarımda anlatacağım inşallah. Çünkü bugün, 'dostlar niçin üzülüyor' meselesini nazara vermek niyetindeyim.

Belki biliyorsunuzdur; Makedonya'da kendisini 'Müslüman' olarak tanımlayan nüfus, 2002 sayımına göre yüzde kırka yaklaşmış durumda idi. Geçen senelerde yapılması gereken nüfus sayımı anlaşılması zor gerekçelerle iptal edilmeseydi, bu oranın yüzde elliye dayanmış olma ihtimali işten bile değildi. Dolayısıyla, karşılaştığınız iki insandan birinin Müslüman olduğu bir ülkeden söz ediyoruz Makedonya'dan söz ederken.

Nüfusa oranları yüzde on civarında olan Türkler, elbette Türkiye ile yakından ilgili birincil kesim ülkede. Ancak hem Arnavut hem de Pomak Müslümanlar özellikle son yıllarda yapılan güzel işler ve verilen sıcak mesajlar sayesinde gündemlerine Türkiye'yi almış durumdalar. Haklarını yememek gerekiyor; nüfusun kalanını oluşturan Makedonların hemen hepsi de Türkiye gündemi ile yakından ilgili.

Bu ilginin -Türkler açısından tarihsel arka planını dışta tutarsak- basit bir nedeni var: Türkiye, bu fakir Balkan ülkesinin kalkınması için elden gelen her türlü desteği vermiş. Dolayısıyla, tanıştığımız, konuştuğumuz Makedonyalıların hepsi aynı ve ortak soruyu soruyor: 'Türkiye'ye ne oluyor?'

Doğrusu, bende bu sorunun bir Makedonyalıya kolayca verilebilecek, sınırları çok belirli bir cevabı yok. Yok; çünkü mesela bir Makedonyalıya 'valla biz bir çözüm süreci başlatmıştık, o süreç birdenbire kesintiye uğradı, ardından da PKK terör eylemlerine başladı' diye cevap verdiğinizde duyduğunuz cümle 'iyi de, çözüm sürecinin bitmesi için çok önemli bir şey olması lazım; ne oldu?' oluyor. İşte benim bu soruya bir cevabım yok. Suruç'u, Kobani'yi, Rojava'yı falan anlatmam gerekiyor uzun uzun. Ardından da şu soru geliyor tabii: 'Tamam da, Suruç'u, Kobani'yi, Rojava'yı hükümet mi yaptı?' Ben de bu sefer 'hükümet yapmadı; ama bütün bunları hükümetin yaptığına dair yaygın bir inanç oluşturuldu' diyorum. Sonra şu soruluyor: 'İyi de elde delil yok, ispat yok, kanıt yok. Sadece inançla çok önemli bir süreç bitirilebilir mi?' Buna da cevabım şu oluyor: 'Vallahi bilmiyorum.'

Bu 'vallahi bilmiyorum' kısmını söyleyince Müslüman Makedonyalılar 'hayırlısı olsun'u patlatıyorlar genellikle. Hristiyan Makedonlar ise 'çok tuhaf, umarım her şey yoluna girer' diyorlar.

Tuhaflık şurada elbette: Ne olup bittiğini net şekilde anlatamadığınız bir olaylar zinciri yüzünden bir çok insan hayatını kaybetmiş durumda. Durmadan kendimize soruyoruz: 'Ne oldu?' Mesela 2002 şartlarından geriye mi düşmüştü Kürtlerin özgürlükleri? Mesela 2009 şartlarına nazaran polis, asker, istihbarat baskısı mı artmıştı bölgede? Mesela Kürtleri temsil ettiğini iddia eden bir siyasi partinin seçimlere girmesi mi engellenmişti? Mesela Kürtleri temsil ettiğini iddia eden parti, en çok oyu alan parti ile koalisyona hevesli görünmüştü de o parti bu yaklaşıma 'asla olmaz' cevabını mı vermişti?

Bu tuhaflıklar şurada bir dursun.

Üsküp'ün Çayır semtinde doğmuş bıçkın bir Türk abimizin şu cümlesi üzerine düşünelim: 'Abi, Kalkandelen, Üsküp'e kırk kilometre. Ben diyorum ki, Kalkandelen'i sel almış bana ne? Türkiye'ye bir şey olmasın da, Kalkandelen'in seli halledilir. O yüzden gözümüz kulağımız Türkiye'de. Aman Türkiye'ye bir şey olmasın.'

İşte bizim üzerinde uzun uzun düşünmemiz gereken hikaye belki de budur. Belki de 'Türkiye'de olanlar niçin oluyor?' sorusunun bazı cevaplarını Kalkandelen'de, Ohri'de, Üsküp'te aramamız gerekir.

Bugün 'aman Türkiye'ye bir şey olmasın' diyenler kimlerdir ve 'Türkiye'ye bir şey olmasından medet umanlar kimlerdir' sorularını sormak ve sağlam cevaplar bulmak zorundayız.

Hayır, hayır. Ne yeni-Osmanlıcılık yapıyorum, ne de 'büyük Türkiye hayali' falan kuruyorum. Sadece, 'mazlumların, mağdurların 'aman Türkiye'ye bir şey olmasın' demelerinin, diyebilmelerinin bedelini çok ağır ödetmeye çalışıyorlardır belki de memlekete' demeye çabalıyorum, hepsi bu.

Ne diyordu Neruda: 'Yeğenim, sen hiç merak etme. Kalkandelen'in bir dağ köyünde memleket için çıkarsız, karşılıksız edilen bir duanın desteğini de hiç yabana atma. Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner.'

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: İsmail Kılıçarslan
29-08-15
E mail: yenisafak.com.tr
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
AMAN TÜRKİYE'YE BİR ŞEY OLMASIN!
Online Kişi: 25
Bu Gün: 269 || Bu Ay: 5.659 || Toplam Ziyaretçi: 2.214.232 || Toplam Tıklanma: 52.109.646