ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : DÜNYADA NELER OLUYOR / İSLÂM ÂLEMİ
Okunma Sayısı: 1976
Yazar: Serdar Demirel
BİRİLERİ İSLÂM TOPRAĞINDA SAVAŞI BİTİRTMİYOR

BİRİLERİ İSLÂM TOPRAĞINDA SAVAŞI BİTİRTMİYORMüslüman nüfus azaltılıyor

PKK’nın silahı bırakmasına izin vermediler. Afganistan, Irak ve Suriye’de savaşı bitirmiyorlar. Bunun tek sebebi var; Müslüman coğrafyanın kendi tarih tecrübesine yakışır istikrarlı, başarılı ve bağımsız bir model kurması ihtimali. Mısır’da darbeyi hangi sebeple yaptılarsa diğer yerlerde de savaşları onun için bitirmiyorlar.

ABD, İngiltere, İsrail ve şürekası Müslüman coğrafyanın kök değerlere bağlı bir model kurmasını kendi çıkarına aykırı buluyor çünkü. Başarısız, Batı taklitçisi, özgüvenini yitirmiş, gelecek vizyonu olmayan ve daima coğrafyanın ruhuyla, ülkenin hakiki sahibi halkla savaşan vesayet sistemleri sürüp gitsin, Ümmet’in potansiyel gücü bitkisel hayattan çıkmasın istiyorlar.      

İstikrarlı ve başarılı bir model yerine bu coğrafyanın medeniyet tecrübesine yabancı neo selefi-hariciliğin en barbar pratiklerinin sergilendiği modelleri sunarak Müslümanları laiklik ve selefi-harici sentez arasında bir tercihe zorluyorlar.  

Yine Mısır örneğinde olduğu gibi sözde sufi meşrepli âlim ve hareketler darbeciye darbe yapması için fetva verdiler, idamları onayladılar. Türkiye’de Siyonist İsrail’i meşru otorite sayanlar çıktı. Müslüman toprakları epey derinden sürdükleri aşikârdır.

Bir gün Müslüman coğrafyada kontrolden çıkmış yerli bir düzen kurulma ihtimaline karşı da önlem alma sadedinde maddi ve manevi potansiyeli iflas etmiş bir coğrafya geride bırakıyorlar. En tehlikelisi de Müslüman nüfusu azaltıyorlar.

On yıllardır Müslüman nüfusun arttığı Batı nüfusunun azaldığı, azalan nüfusun önemli bölümünün ise yaşlandığı bir dünyaya şahitlik ediyoruz. ABD ve AB’nin bunu milli çıkarlarına bir tehdit olarak gördüklerini biliyoruz. Bu nedenle Müslüman ülkelerde “nüfus planlaması” gerek devlet politikaları, gerekse STK’lar üzerinden teşvik edildi. Bunun en karikatür tarzlarını Pakistan’da görmüştüm. Ülkemizde de Vehbi Koç Vakfı aile planlamasının öncülerinden oldu.

Müslüman nüfus ince yöntemlerle azaltıldığı gibi katı ve askerî yollarla da azaltılmaktadır. Ateş altında olan; Irak, Suriye, Filistin, Afganistan, Yemen, Arakan ve diğer Müslüman coğrafyaya baktığınızda planlı ve sistemli olarak nüfusun nasıl azaltıldığını, demografik yapıların nasıl değiştirildiğini açıkça görebilirsiniz.

İslâm medeniyetinin hafızası olan Bağdat, Şam, Halep, Kabil, Sana gibi tarihi şehirler, hatırı sayılır alt yapısı olan kentler bir bir çökertildi. Sırada başka şehirlerin olduğunu söylemek için kâhin olmaya gerek yok.

Ümmet’in farklı etnik yapıları, mezhepleri, meşrep yapıları birbirine düşürüldü. Osmanlı çökertilirken hangi yöntemler kullanıldıysa 100 yıl sonra yine aynı yöntemlerle Ümmet’in geleceği ipotek altına alınıyor. Ümmet’in malum kesimleri 100 yıl önce gösterdiği basiretsizliği bugün de gösteriyor.   

Ortaya çıkan bu kaos atmosferinde çok önemli bir şey daha oluyor; Müslümanlar eğitim ve öğretime ara veriyorlar.. Milyonlarca Suriyeli, Iraklı, Yemen ve Afganistanlı çocuklar can güvenlikleri ve rızık endişeleri içinde hayatta kalma mücadelesi veriyor. Kimisi kendi yurdunda yollarda, kimisi komşu ülkelere sığınmış, sokaklarda dileniyor, kimisi de Akdeniz’in sularında can veriyor..

Bu ülkelerin karşı karşıya kaldığı siyasi, iktisadi, askeri, kültürel meydan okumalara hangi nesiller cevap verecek? Yarın bu ülkeleri kimler kuracak?

Çanakkale Savaşı’nda 50 bin medreseli hocalarıyla beraber şehit düşmüş, toplumu ayakta tutan kadrolar 7 cephede tasfiye edilmişti. Yeni cumhuriyet kurulduğunda ülke Batıcı elit bir tabakanın insafına kaldı. Bir asrı böyle kaybettik biz. 21. asrı da böyle kaybetmemiz isteniyor.

Evlatlarının cehaleti, ulemasının acziyeti ve mandacıların ihaneti karşısında Müslümanların varolma iddia ve imkânları tehdit altındadır.

Müslümanlar bir asır önce ittihadını/birliğini yitirince iki yakaları bir araya gelmedi. Yüzyıllık hesaplaşma yeniden yapılıyor. Yeniden varolmanın yolu İttihad-ı İslâm’dan geçer. İttihad-ı İslâm’a engel olanlar yeniden ayağa kalkmanın da mânileridirler.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.  

Yazar: Serdar Demirel
30-07-15
E mail: yeniakit.com.tr
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
BİRİLERİ İSLÂM TOPRAĞINDA SAVAŞI BİTİRTMİYOR
Online Kişi: 22
Bu Gün: 294 || Bu Ay: 8.830 || Toplam Ziyaretçi: 2.220.037 || Toplam Tıklanma: 52.157.509