ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : İKTİBAS / Muhtelif Mevzûlar, Yazarlar, Yazılar
Okunma Sayısı: 3641
Yazar: Nurten Özer
İSLÂM'A KARŞI BATILILAŞTIRMA FAALİYETLERİ- 2

İSLÂM'A KARŞI BATILILAŞTIRMA FAALİYETERİ- 2Batılaştırma faaliyetleri ile İslam toplumlarını kendi kontrollerinde tutmaya çalışan İslam düşmanları, yaşadığımız şu dünyayı Müslüman halklar için bir ateş topu haline getirdiler.

Batılaştırma faaliyetleri ile İslam toplumlarını kendi kontrollerinde tutmaya çalışan İslam düşmanları, yaşadığımız şu dünyayı Müslüman halklar için bir ateş topu haline getirdiler. Yegâne hayat nizamı olan İslam’ın kanun ve prensiplerini ortadan kaldırıp insan fıtratına ters düşen kanun ve prensipler ile insanoğlunun hayatına yön vermeye çalışmaktalar.

Batılılar, modern ve çağdaş bir hayat projesi adı altında, Müslüman halklara kendilerine ait olan o bunalımlı ve bayağılaşmış ahlak dışı yaşam tarzını İslam toplumlarına dayatmaktadır. Batının diğer bir yüzü ise İslam’a karşı propaganda savaşıdır. Batı kendi toplumunu İslam’dan uzak tutmak ardından Müslümanları İslam’dan uzaklaştırmak için, kirli olduğu kadar kara bir propaganda sürdürmektedir. Nerdeyse 800 yıldır profesyonel düzeyde yürütülen bu savaş bugün kendisini çağa uydurmuş kirliliği ile ve tahrip gücü yükseltilerek devam ediyor.

Konuyla ilgili bir örnek verecek olursak yakın tarihte 2011 yılında 11 Eylül saldırısının yıldönümünde Amerikan yönetimi New York ve Washington halkına duyurularda bulundu. Belediye başkanları medya üzerinden anonslar yaptı. Şöyle diyorlardı:

“İslamcı teröristler yürüdüğünüz caddenin altına bomba koyabilir, bindiğiniz metroyu havaya uçurabilir, havadaki uçağı evlerinizin çatısına düşürebilirler. Siz her şeyden habersiz masumlar bir İslamcının çılgınlığıyla paramparça olarak hayatın güzelliklerinden yoksun kalabilir, kara toprağın altına girip çürüyebilirsiniz.”

Bu yalan ve asılsız propagandanın ardından New York ve Washington halkının dünyadan kopuş korkusu iliklerine işleyecek kadar artmış olacak ki; televizyon kanalları kent sokaklarında yaptıkları röportajlarla halkın nabzını ölçüyorlardı. Beli bükülmüş ihtiyarlar bile mikrofonlara “Çok korkuyorum o gün dışarı çıkmayacağım” diyordu. Ve 11 Eylül 2011 günü gelip çatmıştı, ama iki kentin sokaklarında en küçük bir olay veya patlama olmadı. Öyleyse bu propaganda oyunu niye oynandı? Bu korku piyesi niye sahnelendi? Bunun içeriği neydi? Nereye dayanıyordu?

Bunu iyi anlamak için İslam düşmanlarının projelerine bakmalı, meseleyi daha iyi kavramalıyız. Neden Batı’da “terörist” denilince sakallı adam ve tesettürlü kadın ikilisi hatırlanıyor? Almanya`nın sokaklarında tesettürlü bir Müslüman kendisini hiç tanımayan ve sadece onun kıyafetini görünce saldırı refleksi harekete geçiyor?

Bunun en büyük sebebi, bu habis propagandayla sorgulama yeteneği yok edilip av peşindeki bir hayvanın durumuna düşürülmüş ırkçının bıçaklı saldırısına uğrayabiliyor. Evet, İslam ve Müslümanlar aleyhinde Batı’da planlı bir şekilde haberler üretiliyor. Batı toplumunda bir İslam korkusu oluşturuluyor. Bu kuruluşlar tarafından özellikle Batı’da `islamafobi` diye bir kavram üretildi. Bu propagandalar sayesinde Batı insanında Müslüman denilince ilk etapta korku ve şiddetin hatırlanması için yeni yeni senaryolarla bu durumu canlı tutma çabasındalar.

Batılılaştırma faaliyetlerinin arasında en çok İslam’a zarar veren faaliyetlerden biri bilindiği gibi laikliktir. Tanımına baktığımızda laikliğin doğru tercümesi `La Dinlik` veya `Dünyeviliktir`. Bu ise hayatı pozitif bilim ve akıl üzerine kurma ve dinden uzak bir şekilde yaşamak, özellikle siyasi yönüyle yönetimde din dışı olmak anlamına gelmektedir.

Laiklik 17. asırdan itibaren Avrupa`dan çıkmış 19. asrın başlarında doğuya geçiş yapmıştır. Esas şekli ile Mısır, Türkiye, İran, Lübnan, Suriye sonra da Tunus`a geçmiştir. 19. asrın sonlarında Irak`a girmiş, Arap ülkeleri ise 20. asırda laikliğe geçiş yapmışlardır. Dinsizlik kelimesine göre daha az tepki ve galeyan getireceğinden ‘laiklik’ diye kılıf uydurulmuştur. Laikliğin bir diğer anlamı da “Dini devletten ve toplum hayatından uzaklaştırarak sadece kendisi ile Allah arasındaki ilişkileri aşmayacak şekilde bireyin vicdanına hapsetmektir”. Eğer kişiye kendisini ifade etme izni verilecek olursa, bu ancak ibadetlerde; evlilik, ölüm ve benzeri şeylerle ilgili merasimlerde olacaktır.

Batıyı doğuran komünizm, laikliğin ortaya çıkışına da ön ayak olmuştur. Batının laiklik projesiyle halkı Müslüman olan ülkelere verdiği tahribat tümüyle İslam’ı silme projesiydi.

Batılıların, laiklik sayesinde İslam’ın can damarlarını kurutmak için büyük hedefler olarak ortaya çıkardıkları projelerden bazıları şunlardır:

         1. Dinin siyasetten ayrılması, hayatın materyalist bir temele dayalı olarak kurulması.
         2. Her şeyi mubah gören ahlaki anarşist anlayışın yaygınlaştırılması ve toplum yapısının ilk çekirdeği olması itibariyle aile yapısının yıkılması.
         3. İslam, Kur’an ve Peygamberliğin hakikatlerine dil uzatmak.
      4. İslam’ın amaçlarını tükettiğini ve artık onun bir takım ruhsal ibadetlerden ibaret olduğunu ileri sürmek.
         5. İslam hukukunun Roma hukukundan alındığını iddia etmek.
         6. İslam’ın uygarlıkla bağdaşmadığını ve gericiliğe çağırdığını ileri sürmek.
         7. Batılı bir üslupla kadına özgürlüğün propagandasını yapmak.
         8. Eski uygarlıklar ve felsefeleri canlandırmak.
         9. Çeşitli laik kurum ve yönetmeleri batıdan almak, bu hususta batıyı taklit etmek.
       10. İslam medeniyetinin gerçek şeklini çirkinleştirmek; İslam tarihindeki yıkıcı hareketlerin hacmini büyük göstermek ve bunların ıslahçı hareketler olduğunu ileri sürmek.
        11. ‘Çağdaş eğitim’ adı altında yeni nesilleri din dışı bir eğitimle yetiştirmek.

Evet, ülkemizde olduğu gibi diğer İslam ülkelerinde de Batı en çok eğitim alanında istediğini gerçekleştirdi. Cumhuriyetin kuruluşuyla beraber “harf inkılabı” yapıldı. Batı kültürüne duyulan hayranlık veya Avrupa`nın üstünlüğüne olan inanç Latin alfabesinin prestijinin temeliydi. Türk “aydın” sınıfının tümü Fransızcayı iyi biliyor, kendi aralarındaki yazışmalarda kullanacak kadar benimsiyorlardı.

İttihat ve Terakki’ye yakın “aydınlar” arasında ağırlık kazandı. Arap yazısı İslam kültürünün ayrılmaz bir parçası sayıldığı için bu yazının terk edilmesi aynı zamanda ulusal kimliğin laikleşmesi ve kendi öz benliğini ortaya çıkarması anlamına gelecekti. 1929-1930 ders yılı başından itibaren okullarda Arapça ve Farsça dersleri kaldırılarak yerine Fransızca, Almanca ve İngilizce dilleri öğretilmesi kararı alındı. 10 Nisan 1929`da bir yasa çıkarılarak teknik alanda mühendis, yabancı dil, tarih, coğrafya, matematik, resim, müzik ve beden eğitimi alanlarında öğretmen yetiştirilmesi amacıyla çok sayıda öğrenci Almanya, Fransa ve diğer Avrupa ülkelerine gönderilmeye başlandı. Tam da batılıların istediği gibi bir sonuç ortaya çıkmış; kurda kuzu teslim edilmişti.

Batıda yetişen bu gençler ülkemize döndüklerinde Batı hayranı, genel itibariyle oranın kültürünü almış, İslam’la alakası olmayan ilimlerle geri döndüler. Bu şekilde müfredatlar da hazırlanıp halkın %99’u Müslüman olan ülkemizde körpecik beyinlere işlenmeye başlandı ve hala da işlenmekte. 7 yaşından itibaren bu okullara teslim edip üniversiteyi bitirip meslek sahibi olana kadar batı kültüründeki havayı teneffüs eden bu çocuklar ve gençler Allah ve Resulü’nü tanımıyor. Anne-babaya karşı itaat nedir bilmiyorlar. Bizler anne-babalar olarak batının o kokuşmuş toprağına attığımız o saf ve berrak tohumların hoş ve güzel koku vermesini bekliyoruz.

Unutmayalım ki bataklıkta yetişen çiçeklerin kokusu dağda ve bayırda yetişen çiçeklerin kokusuna benzemez!

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Nurten Özer
30-07-15
E mail: nisanurdergisi.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
İSLÂM'A KARŞI BATILILAŞTIRMA FAALİYETLERİ- 2
Online Kişi: 24
Bu Gün: 424 || Bu Ay: 8.960 || Toplam Ziyaretçi: 2.220.315 || Toplam Tıklanma: 52.159.437