ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : DÜNYADA NELER OLUYOR / İSLÂM ÂLEMİ
Okunma Sayısı: 1750
Yazar: Cihangir İşbilir
OSMANLI DİYE KULLARIN VARDI YÂ RABBÎ!

OSMANLI DİYE KULLARIN VARDI YÂ RABBÎOn yıllarca iktidarda kalmak ve aynı makamı işgal etmek büyük bir maharet ve müstesna bir kabiliyet. İslam ülkeleri bu maharet ve kabiliyete sahip liderleri bugüne kadar çokça gördü. Hatta bir kısmından kurtulmak için devrimler yapıldı, kanlar akıtıldı ve kurbanlar verildi. Yeni liderler yetiştirip koltuğu devreden az insan çıktı bizim dünyamızda. İslamcı, laik, milliyetçi fark etmiyor; koltuk her görüşten lider için çok câzip... Siyaseten bağımlı, ekonomik olarak geri, kültürel bunalım içindeki totaliter yönetimler, ‘ömür boyu’ kaydıyla iktidara gelen karizmatik liderler eliyle Müslüman toplumlar üzerinde demir birer yumruk oldular hep. Bu yönetimlerin, ülkelerine istikrar ve huzur getirdikleri hiç görülmedi. Âdil, müreffeh, hukukun üstün olduğu, insan haklarına saygılı, yolsuzluk ve yoksulluğun olmadığı, iç barışını sağlamış ülkeler inşâ edemediler. Uzun yıllar işbaşında kalan ve kendilerini ‘vazgeçilmez’ gören liderlerin koltuklarından barışçıl yollarla vazgeçtikleri nadiren görüldü maalesef...  

26 YILLIK İKTİDAR

26 yıldır Sudan’ı yöneten Ömer El-Beşir de bugün bitecek ve 27 Nisan’da sonuçları ilan edilecek ‘muhalefetsiz’ denebilecek seçimlerden sonra bir beş yıl daha iktidara talip. Âdil, açık ve hür seçimler olduktan sonra bir liderin on yıllarca iktidarda kalmasına hiç kimse itiraz etmez. Güney Sudan’ın ayrılması gibi İslam Dünyası’nın başına gelen en büyük felaketlerden birisinden sonra Darfur’un da aynı sürece evrilmesi, Güney Kordofan ve Mavi Nil’de hâlen çatışmaların devam etmesi; 38 milyonluk Sudan’da yolsuzluk ve yoksulluğun gittikçe derinleşmesi, milli diyalog sürecinin olgunlaşması beklenmeden seçime gidilmesi gibi faktörler Sudan’ın geleceği hakkında iyimser olmayı engelliyor. Seçimler için 13 milyon kişi kaydolmasına rağmen ilk iki gün katılımın oldukça düşük olması bile Sudanlıların seçimlerden beklentisinin ne kadar düşük olduğunu görmek için kâfi.

BİR FIKRA

Sudan’da aynı kadronun uzun yıllar iktidarda olması sadece Ömer El-Beşir liderliği ile açıklanamaz elbette; uzun yıllar boyunca siyaseti, bürokrasiyi ve medyayı ‘iktidarı koruma’ refleksiyle kurgulayan bir yönetici elitin oluştuğunun da altını çizelim.  

Sudanlıların bununla ilgili anlattıkları bir fıkra olduğunu Sudan’da okuyan bir dostumdan yeni öğrendim: Barack Obama Ömer el-Beşir’in uzun süren iktidarda kalma başarısını çözmek için bir heyet gönderir Sudan’a, “Nedir Beşir’in sırrı acaba?” diye.. Obama’nın heyeti incelemelerini yapar ve ABD seçimlerinde kendilerine yardımcı olması için Sudan’dan bir bürokrat ister. Ömer el-Beşir yardımcısı Ali Osman Taha’yı görevlendirir. Ali Osman Taha Sudan’lı bürokratlardan oluşan bir heyetle ABD’ye gider. Bir vakit sonra ABD’ye giden Sudan heyetinden sadece bir kişi döner Sudan’a. Ömer el-Beşir sorar: “Ali Osman Taha nerde? Obama’yı tekrar kazandırdınız mı?” Sudan’lı bürokrat: “Hayır” der. Beşir: “Peki kim kazandı?” Sudan’lı bürokrat: “Ali Osman Taha ve Sudan heyeti kazandı efendim..”

İNSAN ODAKLI YÖNETİ/Şİ/M ŞART

Sudan’da toplumsal gerilimi azaltmak, iç barış ve bütünlüğü temin etmek, müreffeh, âdil ve istikrarlı bir ülke inşâ etmek için insan odaklı bir yönetişim zihniyetinin gelişmesi gerekiyor. Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) tarafından savaş ve insanlığa karşı suç işlemekten Mart 2009’da hakkında tutuklama kararı çıkartılan Ömer El-Beşir ve hükümetinin ekonomik ve sosyal sorunları çözme yolunda radikal adımlar atmadığı takdirde, ABD’nin Sudan’a yönelik yaptırımları hafifletmesi, Afrika ve Arap Birliği’nin seçimlere gözlemci göndermesi ve Suudi Arabistan öncülüğündeki Yemen operasyonuna destek verilmesi gibi Sudan yönetiminin meşruiyetini artıran gelişmelere rağmen, Sudan’ı yakın gelecekte yeni krizlerin beklediğini ifade edelim...

TÜRKİYE’NİN TARİHİ SORUMLULUĞU

Uluslararası kampanyalara rağmen Türkiye her ölçekte Sudan’a ve Sudanlılara destek olmaya devam ediyor. Gerek hükümetler ve TİKA ve Yunus Emre Enstitüsü gibi resmi kurumlarla gerekse sivil toplum kuruluşları ile Sudan’da birçok proje gerçekleştiren Türkiye, kendi sorunlarını çözüp model bir yönetişim mekanizması kurdukça Sudan gibi ülkelerde inşâ edici ve dönüştürücü bir fonksiyon icra edecektir.

Hüküm dergisinin Nisan sayısında Türkiye’nin sorumluluklarını hatırlatan ibretâmiz bir yazı okudum: “Ulu Hakan II. Abdülhamid zamanında Müslümanlar darda kalınca, “Yâ Rabbi, senin Osmanlı kulların vardı, onlardan yeryüzünde kimse kalmadı mı?” diye yalvarır, sabah oraya bir yardım heyetinin ulaşmış olduğunu görürlerdi. Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Hasan Kamil Yılmaz Hoca Gana izlenimleri çerçevesinde şöyle bir hadise nakletti: ‘Gana başmüftüsü Şeyh Osman Nuhu Sharubutu başkent Akra’da büyük bir cami yapmak için tam yirmi yıl uğraşır, yaşı 90’a gelir. İslam ülkelerini gezer fakat bir türlü camiyi yapmaya muvaffak olamaz. Umudunun tükendiği bir gece teheccüd vaktinde şu cümlelerle Allah’a iltica eder: ‘Hristiyan propagandistlerin dolaştığı, yeni yeni kiliselerin açıldığı Gana’da çaresizlik içinde sana sığınıyorum Ya Musteân! Yâ Rabbi! Biz de senin Gana da senin, cami de senin. Bize sahip çık. Senin Osmanlı diye kulların vardı, onlar gittikleri bölgelerde camiler, aş evleri inşa eder, ümmete sahip çıkarlardı, onlardan kimse kalmadı mı Ya Rabbi!’ diye niyazda bulunur. Ertesi gün Türkiye’den (Hüdayi Vakfı) cami yapmak için bir heyet Gana’ya gider.”  

Yüzyıllarca sömürgeci ülkeler tarafından zulme uğramış Afrikalılar’ın vicdanları kanatan bu halleri göz önündeyken Sudan gibi ‘kilit’ bir ülkede Ömer El-Beşir liderliğindeki ‘İslamcı’ kadroların çeyrek asırdır aynı hatalarda ısrar etmesi ve kendi halkına karşı merhametli bir siyaset takip etmemesi sadece Sudan’ın değil tüm kıta Müslümanlarının aleyhine bir durum.

Afrika’ya yönelik politikalarda son yıllarda devrim denecek atılımlar yapan Türkiye’nin de tarihi sorumluğunun farkında olarak etkili ve inşâ edici bir Afrika siyaseti takip etmesi Afrika’nın geleceği için hayati önemde.

Allah’ın ‘Osmanlı’ diye kulları henüz tükenmedi hamdolsun.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Cihangir İşbilir
15-04-15
E mail: gazetevahdet.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
OSMANLI DİYE KULLARIN VARDI YÂ RABBÎ!
Online Kişi: 11
Bu Gün: 91 || Bu Ay: 8.627 || Toplam Ziyaretçi: 2.219.753 || Toplam Tıklanma: 52.156.131