ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : İKTİBAS / ÇARPIK VAZİYETLER
Okunma Sayısı: 2275
Yazar: H. Hümeyra Şahin
MALALA KİM? (Bir devşirilme hikâyesi)

MALALA KİM? (Bir devşirilme hikâyesi)‘Who is Malala?’ sorusunun merkez olduğu öykü, dünyadaki temel siyasal meseleleri olduğu kadar Doğu ve Batı arasındaki algı ilişkilerini de içinde barındırıyor. Müslüman coğrafyanın temel sorunlarını, çıkmazlarını içerdiği kadar Batı’nın ‘Doğu’ ile hangi şart ve paradigma üzerinden ilgilendiğini de ortaya koyan aslında gayet prototip ama aynı zamanda ilginç bir kurgu Malala’nın öyküsü.  2012’den itibaren gündemimize dahil olan bu öyküyü hatırlayalım;

Malala, bundan iki yıl öncesine kadar Taliban yönetimindeki Swat Vadisi’nde yaşayan Pakistanlı genç bir kızdı. 11 yaşından itibaren Taliban’ın cehenneme çevirdiği cennet gibi bir coğrafyada, kız çocukları ve kadınların baskı rejimleri altında nasıl bir hayat geçirdiklerine dair blog yazıları kaleme alıyordu. BBC Urduca servisine yazdığı yazılar kısa sürede tüm dünyanın ilgisini çekti. Ve Taliban askerleri bu cesur kızı fark etmekte gecikmeyerek ölüm listesine aldı. Malala 14 yaşındayken, bir gün okul servisi ile evine dönüyordu. Taliban askerleri servisi durdurdu ve ‘Malala kim?’ diye sordu. Arkadaşları gayri ihtiyari bakışlarını Malala’ya çevirdiğinde o, ‘benim’ cevabıyla öne çıktı ve başına sıkılan kurşunlarla ağır yaralandı. Altı gün Peşaver’de tedavi gördükten sonra İngiltere’ye getirilerek tedavisi burada devam ettirildi. Üç aylık tedaviden ayağa kalkarken artık tüm dünyanın tanıdığı bir aktivist olmuştu.

Bu öyküyü 2012 yılından beri Batı medyasından sıklıkla dinledik. Malala’nın kahramanlık hikâyesi bu süreçte ilmek ilmek örüldü. Ailesiyle İngiltere’nin Birmingham kentine yerleştirildi. Kraliçe Elizabeth ve Başkan Obama tarafından kabul edildi. Birleşmiş Milletler’de konuşma yaptı. Nobel’e aday gösterildi. I’am Malala (Ben, Malala) kitabı pek çok dilde yayımlandı. Ve nihayet geçtiğimiz hafta Nobel’in en genç kazananı oldu. Kız çocuklarının okuyabilmesi için verdiği mücadelede ‘kanatlarını özgürce çırpmasına engel olmadığı için’ babasına her fırsatta teşekkür etti. ‘Bir çocuk, bir öğretmen, bir kitap ve bir kalem dünyayı değiştirebilir’  sözü Batı medyasında defalarca manşet oldu. Swat Vadisi’ni baskıcı bir ‘şeriat yönetimi’ ile kontrol altında tutan Taliban hakkında ‘İstediklerini diyalog yoluyla yapabilmeliler. İnsanları öldürmek, onlara işkence yapmak, İslam'a aykırı. İslam'ın adını kötüye kullanıyorlar’ dedi. Bu mesaj belki yeterince manşetlere çekilmedi ama aslında bu cümleler Malala’nın en önemli sözlerindendi.  

Bu hikâyede kuşkusuz Malala gibi genç bir kızın verdiği bu cesur mücadele takdire şayan. İslam adına, şiddet kullanarak insanların hayatları üzerine kâbus gibi çöken baskı rejimleri ise her türlü yergiyi hak ediyorlar. Fakat bu öyküde dikkat çeken bir başka konu, Batı’nın Doğu ilgisinin ardındaki o tipik oryantalist refleks. George Galloway’in dediği gibi, Malala insansız hava araçları saldırısında öldürülmüş olsaydı, İngiliz medyasında adından hiç bahsedilmezdi.

Batı, dünyanın her hangi bir yerinde kendi perspektifinden sunmaya elverişli bir hikaye bulduğunda bundan kendi adına iyi bir imaj çalışması çıkarmayı hiç ihmal etmiyor. Malala’nın cesur mücadelesi ve karizmatik aktivizmi, Batı’nın kendini tüm dünyaya ‘İslami fundamentalizm’e karşı bir kurtarıcı olarak sunması için yine elverişli bir öykü oldu. Oysa madalyonun öteki tarafını çevirenler için çok daha gerçek bir hikâye var; Batı İslam dünyası üzerindeki hesaplarıyla aslında her gün yüzlerce Malala’nın doğmasına neden oluyor. Bu tablo karşısında insan, 'bir Malala kurtulmuş, bu hangi yaraya merhem olur' demekten kendini alamıyor. Fakat kuşkusuz Suriye’de, Pakistan’da, Afganistan’da, Irak’ta doğan her yeni Malala’nın müsebbibi yalnızca Batı değil. Müslüman dünya kendi sorunlarıyla yüzleşmediği, kendi kızlarının hakkını vermediği müddetçe Batı, Malala'lar üzerinden kendini inşa etmeye devam edecektir.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.


Taa 04. 08. 2013'te yayınladığımız bir yazıyı yeniden okumanın tam sırası.

Yazar: H. Hümeyra Şahin
29-10-14
E mail: aksam.com.tr
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
MALALA KİM? (Bir devşirilme hikâyesi)
Online Kişi: 17
Bu Gün: 322 || Bu Ay: 8.926 || Toplam Ziyaretçi: 2.200.353 || Toplam Tıklanma: 51.932.901