ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / ÎMAN VE İSLÂM
Okunma Sayısı: 2773
Yazar: Ebubekir Sifil
AMEL EDİLMEYEN HADÎSLER

AMEL EDİLMEYEN HADÎSLERHadis Tarihi ve Hadis Usulü eserlerinde, Ehl-i Hadis'e mensup, Fıkıh nosyonuna sahip olmayan birçok alimin, hadislerle amel noktasında –özellikle mütearız hadislerin çokluğu ve Fıkhu'l-hadis konusundaki birikimlerinin azlığı dolayısıyla– yaşadığı tıkanıklığı Fıkıh imamlarına başvurmak suretiyle aştığını anlatan önemli anekdotlar vardır.

Bu durum, hadislerle amel ameliyesinin, belli bir sisteme dayanmadan sağlıklı bir şekilde gerçekleştirilemeyeceğinin çarpıcı bir göstergesidir. Yine bu sebepledir ki, –birkaçı hariç– büyük Hadis imamları, Müçtehid İmamlar'ın birisinin mezhebini iltizam etmişlerdir.(1)

Bir hadisin "ma'mulun bih" (amele konu edilebilir) olması için senet ve metin açısından sıhhat/hüsn mertebesinde bulunmasının yeterli olmayacağı, neshten ve muarazadan salim bulunması ve içerdiği hükme nüfuz kabiliyeti yanında, geçmişte kendisiyle amel edilegelen bir rivayet hüviyetinde bulunması gerektiği açıktır.

Özellikle günümüzde iki kesim, "yeni metodoloji" arayışı içinde bulunanlar ve "hadisle amel" çağrısı yapanlar için önemli bir "problem"dir bu.

Bir hadisle amel edebilmek için onun sıhhat/hüsn şartlarını taşımasının yeterli olduğu düşüncesi, konu hakkındaki bilgi ve birikim eksikliğinin ifadesi olmaktan öte bir anlam taşımaz. Bir diğer deyişle, her sahih hadis, aynı zamanda ma'mulun bih değildir.

Hz. Peygamber (s.a.v)'in, Medine'de herhangi bir korku/yağmur veya sefer durumu olmaksızın öğle ile ikindi ve akşam ile yatsı namazlarını birleştirerek (cem ederek) kıldığını, sabah ve akşam namazlarında kunut okuduğunu, cenaze yıkayan kimsenin gusletmesi ve cenazeyi taşıyanların abdest alması gerektiğini, kabrin üzerine türbe yapılmasını, taş dikilmesini ve kabrin kireçlenmesini yasaklayan, kan alanın da aldıranın da orucunun bozulacağını, Cuma günü gusletmenin ergenlik çağındaki her müslümana vacip olduğunu... bildiren hadisler konu hakkında verilebilecek örneklerden sadece birkaçıdır.(2)

Eğer bir hadisle amel etmeme konusunda ulemanın icmaı mevcut ise, bu, o hadisin ya –biz vakıf olamasak da– kendisiyle amele engel olan bir illetle malul veya mensuh olduğunu gösterir. Aksi halde bütün ulemanın o hadisle ameli –söz birliği etmişçesine– terk etmiş olmasının makul bir açıklaması yapılamaz ve bizzat o hadisi bize kadar nakledenlerin Peygamber'e muhalefet dolayısıyla "güvenilirlik" vasfını (hatta imanını!!!) yitirmesine müncer olur!..

İbn Vehb, İbn Uyeyne ve el-Leys b. Sa'd emsali ulemanın, "Hadis, insanların ayaklarının kaydığı bir sahadır; sadece Fukaha bunun istisnasıdır" tarzındaki sözlerinin altında yatan gerçek budur.

[1] "Mezhepler ve Hadisle Amel" adlı makalede bu konu ile ilgili detaylı bilgi mevcuttur.

[2] Konu hakkında Abdüsselâm Muhammed Ömer Allûş'un Kitâbu'l-İntihâ'sına bakılabilir.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Ebubekir Sifil
01-10-14
E mail: facebook.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
AMEL EDİLMEYEN HADÎSLER
Online Kişi: 14
Bu Gün: 345 || Bu Ay: 9.568 || Toplam Ziyaretçi: 2.201.277 || Toplam Tıklanma: 51.943.014