ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / AKTÜALİTE
Okunma Sayısı: 2055
Yazar: Ahmet Taşgetiren
YAŞASIN TÜRKİYE!

YAŞASIN TÜRKİYE!Bir: Önce geçmiş olsun. Kurtuldular. 3 ay süren ve ülkemizin yüreğini ağzına getiren süreç sona erdi. Hepsi, kılına zarar gelmeden sağ salim yurda ve yuvalarına kavuştular.

İki: Hükümeti ve emeği geçen herkesi kutluyorum. Büyük sabırla, büyük itina ile geç ama güç olmadan, içerden-dışardan gelen ve “terörü destekleme” gibi alçakça suçlamaları kulak arkası ederek, her türlü tahrike aldırış etmeden bir terör örgütünün elinden vatandaşlarını almayı başardı. “Operasyon” mu denirse, evet, üç ay süren, istihbaratçılarımızın, diplomatlarımızın farklı platformlarda yürüttüğü çabalarla rehin vatandaşlarımız özgürlüğe kavuştu.

Üç: Herkes sevinsin. Üç aylık süreçte içeride dışarıda pek çok yanlış yapıldı. Neredeyse, böyle bir rehine olayı olmasına ve Hükümetin Ortadoğu politikalarında bir çıkmaza düşme ümidine kapılıp sevinenler oldu. Hükümet adına IŞİD’e karşı sert söylemlerde bulunulmamasından şeytani bir sonuç çıkarıp, işin içine TIR operasyonlarını katıp, “Türkiye-Terör bağlantısı” denklemi kurmaya kadar vardılar. İçeridekilere uluslararası medyadan katılanlar oldu. Allah korusun, rehinelerin başına bir şey gelseydi, Türkiye’yi, Türkiye’yi yönetenlerin başına yıkacak pek çok odak vardı. Arzuları gerçekleşmedi. Dış odaklar ne hisseder bilmem, ama içeridekilerin bir duygu restorasyonu yaşayıp, sevinmelerini dilerim ben yine de. Türkiye sevinçte çünkü.

Dört: Bundan sonra ne olur? Türkiye “eli rahatladığı için” IŞİD’e karşı koalisyona katılır mı? Ben Türkiye’nin, IŞİD konusunda uluslararası camia ile, kamuoyunda bilinenden öte bir yardımlaşma içinde olduğu kanaatindeyim. Ancak yine Türkiye’nin Ortadoğu’daki sancının sadece IŞİD’e endekslenecek kadar basit olmadığını, IŞİD sorunu çözülse bile geride benzeri oluşumlara her zaman vücut verecek zemin bulunduğunu, başka ve uluslararası camianın kendi çıkarları gereği ikincil, üçüncül dereceye indirdiği gündem maddelerinin, aslında hayati önem taşıdığını düşündüğü kanaatindeyim.

Sorayım:

Mısır’da darbecileri “demokrasiyi kurtarmak için harekete geçmiş olmak”la kutsamak normal mi? Mısır’da, içlerinde devrilen Cumhurbaşkanının da bulunduğu yüzlerce kişinin idama mahkum edilmesi normal mi? Daha birkaç gün önce, kendi Başbakanının ve iki bakanının idam edildiğini anan bir Türkiye için Mısır’daki darbe ve idamlar, Amerika kadar içe sindirilebilir mi? Darbeyi demokrasiyi kurtarma gerekçesine bağlayan bir Batı dünyası, “demokrasi duyarlılığı” noktasında Türkiye’ye ne kadar güven verebilir?  

Suriye normal mi? Bir yapı ne zaman “Terörist” denilmeyi hak eder? IŞİD evet terör örgütüdür, peki Esed nasıl bir örgütün başındadır ve neden dünya Esed terörünü yok etmek için bir koalisyon kurmaya teşebbüs etmez? Batı, Türkiye’nin Suriyeli göçmenler konusunda yüklendiği maliyetin yüzde kaçını karşıladı ve biz neden anlatamadık “dost!” Batılılara derdimizi, biz mi anlatamadık, yoksa onlar mı duymak istemediler?

İsrail’in Gazze cinayetleri normal mi? Türkiye, nasıl paralel hareket etsin Gazze konusunda Amerika ve genelde Batı ile? Amerika’nın Mısır’da darbecilere arka çıkma gerekçesine benzer bir söylem Filistin’de “İsrail güvenliğini savunmakta haklı” şeklinde formüle ediliyor. Amerika, içeride Yahudi lobisine mahkumsa, Türkiye’nin de o mahkumiyeti paylaşması zorunlu mu?

Irak’taki durum: Amerika, Maliki’ye açtığı kredilerin Irak’ı nasıl çıkmaza soktuğunu gördü ve yeni bir noktaya geldi, dün, Amerika Maliki ile iş tutarken Türkiye neden  Amerika ile paralel durmak zorunda olmalıydı?

Sınırlarımız: Bizim kaygı alanımız. Suriye ve Irak’la 1200 kilometreyi bulan bir sınırımız var ve bu sınırlar bugün, komşulardaki sıcak ortam sebebiyle yoğun göçlerle ve Batı’dan gelip çatışan örgütlere katılan militanlarca deliniyor. Bir de yıllardır Türkiye’de terör uygulayan örgütün “mevcut durumdan vazife çıkarma” hesabı söz konusu. Batı’nın bu konu üzerindeki hassasiyeti ne ölçüde?

Beş: Birilerinin bilinç altındaki “Ortadoğu’yu en iyi Obama bilir, Kerry, Hagel, Cameron, Hollande bilir” tortularının izale olması lazım. Bu coğrafya bizim coğrafyamız ve bizim Erdoğan’ımızın, Davutoğlu’muzun, Gül’ümüzün, Çavuşoğlu’muzun, Bozkır’ımızın, Fidan’ımızın da, hele bir de hatalar en çok bizim canımızı yakacağı için, bu coğrafyayı en iyi bildiklerinden ve hem Türkiye için hem de bu coğrafya için en sağlıklıyı düşüneceklerinden emin olmamız lazım.

Bu coğrafyada -belki bir kısmı devlet yöneticisi olan- pek çok kişinin de, bu coğrafya ile çıkarları yüzünden ilgilenen Doğu-Batı dünyalarının da, yeni bir Ortadoğu’nun inşası noktasında ciddi bir zihni restorasyona ihtiyacı vardır. Mütevazi olmaya gerek yok ve kim ne derse desin o restorasyon da Türkiye’nin öncülüğü ile gerçekleşecektir. Her türlü fitneye rağmen yaşasın Türkiye!

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Ahmet Taşgetiren
21-09-14
E mail: stargazete.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
YAŞASIN TÜRKİYE!
Online Kişi: 28
Bu Gün: 383 || Bu Ay: 5.773 || Toplam Ziyaretçi: 2.214.413 || Toplam Tıklanma: 52.111.611