ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : DÜNYADA NELER OLUYOR / İSLÂM ÂLEMİ
Okunma Sayısı: 2168
Yazar: Müfit Yüksel
IŞİD, İslâm, şiddet ve Gazze-1

IŞİD, İslâm, şiddet ve Gazze-120 yılı aşkındır, Batı'da oluşturulan yeni algının da tesiri ile, İslâm'ın şiddet üzerinden okunması, şiddet ile özdeşleştirilmesi adeta moda haline getirildi. Özellikle, ABD'deki 11 Eylül saldırılarının akabinde zirve yapan bir şekilde seslendirilip, İslam alemi üzerinde ağır bir baskı aracı haline getirildi.

Tarihte modernlik öncesi dönemlerde şiddet, sistematik/doktriner olarak işleyen bir mekanizma şeklinde cereyan etmezdi. Toplumlarda özellikle istilacı kavimlerde, -Moğolları istisna tutarsak- daha tabii seyreden bir şiddet anlayış ve uygulaması söz konusuydu. Temeli itibarıyle inançlar ve dinler direkt şiddeti öngörmezdi. Zira şiddet sistematik bir doktrin haline gelmemişti. Ancak, inanç gruplarında zamanla dinin esasından olan sapmalar şiddete, vahşete dönüşebilirdi.

İslam tarihinde, idarecilerin zamanla adaletten zulme sapmasının oluşturduğu şiddet sarmalını bir tarafa koyarsak, ilk olarak şiddeti öngören grup Hariciler'di. Hariciler, itikadi sapmalarını dinin kendisi haline getirerek her türlü katli ve vahşeti mübah haline getirirler. İslâm aleminde Hâriciler, Hz. İmam-i Ali (r.a) Efendimiz'in katlinden itibaren, birer tahrip kalıbı gibi şiddet üzerinden fitne ve fesadın yayıcısı/taşıyıcısı oldular.

Tarihte Hâricilikten esinlenerek ortaya çıkmış, Vahhâbiler gibi- grup ve hareketler de aynı şekilde, İman ve Tevhid kavramını zihinlerinde oluşturdukları şablon çerçevesinde daraltıp saptırarak, şiddet ve vahşetlerine alet etmeye gayret ettiler.

Ancak, aydınlanmacı modern dönemlerdeki ideoloji temelli şiddet anlayışı çok daha uzun süreli ve sistematik bir biçimde ortaya çıktı. Fransız İhtilalinin oluşturduğu kanlı ihtilaller zinciri; buradan neş'et eden, şiddeti esas alan ideolojilerin oluşturduğu şiddet ortamı çok korkunç boyutlara ulaşır. Nazizizm, Faşizm ve Komünizmin iktidar deneyimlerinde sergilenen şiddet anlayışı ve uygulamasının uzun yıllardır yol açtığı yaralar henüz sarılabilmiş değil. Özellikle Hitler, Stalin, Mao, Enver Hoca, Pol Pote gibi liderlerin yol açtığı soykırım ve katliamlar gözönüne alındığında öncekileri adeta temize çıkaracak boyutlarda olduğu gözlemlenmiştir.

Stalin ve Mao'dan itibaren Marxist şiddet anlayışının etkisi ve tahribatı halen de süregelen özelliktedir. Bu sadece uygulamada kalmamış, şiddet anlayışı doktrin haline getirilip bir şekilde dayatılmıştır. Bu etki, sadece Stalin ve Mao'nun yönettiği ülkelerle sınırlı kalmamış, aynı zamanda özellikle soğuk savaş döneminde, dünyanın birçok ülkesinde örnek/model alınarak fiiliyata konmuştur.

60'lı, 70'li yıllar, Marxist hareket ve örgütlenmelerin şiddet üzerinden kurtuluş ve gerilla hareketleri oluşturup, özendirildikleri bir dönem olmuştur. Bu dönem, gerilla hareketlerinin şiddet temelli militanlık anlayışının adeta kutsandığı bir dönem oldu. Aynı dönemde, İslam dünyasında da şiddeti öngörmeyen hareket ve akımların bundan dolayı bu etki ile ayıplanıp aşağılandıkları bir dönem oldu. Bir yandan Arap milliyetçiliğine dayalı sosyalist tondaki askeri rejimlerin 50'li yıllardan itibaren birbiri ardına iktidara gelmesi; diğer yandan bu ülkelerdeki sömürge ya da kukla rejimlerin verdiği kıskaç ortamı, bu yeni askeri rejimlere güç vermiştir. Durum, Nasırcı Arap milliyetçiliğinin etkisi ile oluşan Baas rejimleri de buna eklenince daha da katmerleşen bir özellik kazandı.

İran devrimi ve sonrası süreçte İslami hareketler, Marxist ideolojik hareketlerin oluşturduğu atmosferin sonucunda yer eden kompleksle, zaman içinde Marxist/ideolojik şiddet anlayışınının etkisine girerek 'Cihad' gibi mukaddes İslami mefhumları bunlarla özdeşleştirme yönüne gittiler. Bu şiddet anlayışı, yıllarca yaşanılan kompleksin etkisi ile ödünç alınarak, İslami kavramlarla meşrulaştırılma yönüne gidildi.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Müfit Yüksel
26-07-14
E mail: yenisafak.com.tr
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
IŞİD, İslâm, şiddet ve Gazze-1
Online Kişi: 25
Bu Gün: 81 || Bu Ay: 9.304 || Toplam Ziyaretçi: 2.200.958 || Toplam Tıklanma: 51.941.184