ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : TEFEKKÜR / İNSAN VE TEFEKKÜR
Okunma Sayısı: 6019
Yazar: Ahmet Selim
USÛLÜNCE KONUŞMAYI BİLMEK

USÛLÜNCE KONUŞMAYI BİLMEKKelimelere önem vermek

Kelimelerle, kavramlarla aramız hiç iyi değil.

İhanet suçlaması ne anlama geliyor? "Kızdım da öyle söyledim" der gibiyiz. Hâlbuki bu çok ağır bir suçlamadır. Bir tarihte Namık Gedik "Bizi vatana ihanetle suçlamak, bizatihi vatana ihanetin ta kendisidir" demişti. Bu cümle hafızamda çakılı durur, çünkü "bizatihi" kelimesini o zaman öğrenmiştim. CHP, Demokrat Parti'yi vatana ihanetle suçluyor; Namık Gedik de bu cevabı veriyordu. İhanet suçlaması gayr-i meşru'luk ithamıyla beraber yürür. Siyasetçinin bu üslubu kullanması, zımnen, müdahaleye cevaz vermek anlamına da gelir. O zamanlar, muhalefetin amacı da buydu zaten.

Duymak istemiyorum, tevile çalışıyorum, hafızamdan kovuyorum; ama o kelime yine kullanılıyor. Eleştirirsin, "gafil" diyebilirsin ama hain diyemezsin, dememelisin. Milletin seçtiği ve kamuoyu yoklamalarında hâlâ önde olduğu bilinen bir partinin iktidarına hain demek, hem mantıksız hem insafsız bir suçlamadır.

Böyle şey olur mu?

Eleştirilerde kullanılacak başka kavram, başka kelime mi yok? Yüzlerce binlerce var.

Tanınmış bir yazar, geçmişte büyük bir sorumluluk almış bir kişiye "Sen o zamanlar ne halt ediyordun?" diyebiliyor. "Halt etmek" ne demek, nasıl bir laf bu? İnsan bu sözü kalemi eline alıp eleştiri diye kullanır mı? Sen yazarsın. "Yazar" demek, biraz olsun kelime kullanma maharetine sahip kişi demektir.

Sanki arkadaşlarıyla evinde, kahvede, maçta, sokakta şakalaşarak konuşan gençler söylüyor bunları. Çok üzülüyorum ve sırf bu açıdan demokrasinin gelişmesi konusundaki umutlarım gölgeleniyor.

Bir insan aklına gelen her şeyi söyler mi? Sesli düşünüyormuş, egzersiz yapıyormuş gibi milletin önünde konuşulur mu? Bir de kılıf uydurmuşlar, "ben teorik analiz yapıyorum" diyorlar. "Zayıf da olsa şöyle bir ihtimali öngörürsek şunlar şunlar olur" diye masal anlatıyorlar. Kardeşim insanlarda toplumda "olabilirlik duygusu" diye bir şey vardır ve bu duygu çok önemlidir. Olabilirlik duyguları alabildiğine aşılırsa; olacaklar, olabilecekler bundan etkilenir. Bu kadarını bile düşünemiyorsan, senin analizciliğinden ve think-tank'ciliğinden ne hayır gelir?

Bir hatıramı anlatayım... Gençlerden biri semtin "ağır abi"lerinden birine geldi ve "Abi, sen beni dövecekmişsin, öyle diyorlar. Ben bir şey yapmadım" dedi. Abi'si ona şöyle bir baktı gülümseyerek ve şunları söyledi: "Böyle bir şey olmaz. Ben seni muhatap almam o işlerde. Ama bir delikanlı böyle konuşmaz. Ağırbaşlı ol, tepki göstermesi muhtemel bir adammış gibi dur. Hem efendi ol, hem öyle dur. Hadi şimdi git işine!" Bu nasihat bir kabadayıdan gelmişti. Eskiden onlar bile biraz filozoftular! Çok sevmiştim bu nasihatini.

... Sadece bazı kişilerle değil, bazı ihtimallerle, kavramlarla, kelimelerle de yüz göz olunmaz.

"Her şey tartışılmalı" denilmesi de hoş değil. Bazı şeyler tartışılmaz. Tartışılabilir hale gelmemesi için dikkat gösterilerek düşünülür. Teemmül edilir, tefekkür edilir, istişare edilir.

Geçenlerde Mümtaz Soysal'a rastladım bir TV programında. Görüşlerinin yüzde doksanına katılmıyorum, ama konuşmasını biliyor. Mehmet Barlas aralarındaki ihtilafları, onun konuşmasının ve üslubunun etkisiyle yumuşatmak, hatta biraz da farklılaştırmak zorunda kaldı. "Kaabil-i hitap" olmak çok önemlidir. Üslubu koruyabilsek her konuşma her görüşme, şu veya bu derecede fayda sağlar.

"Öfkeliyim ama öfkeyle cevap vermek, taşıdığım sorumluluk yüzünden mümkün değil. Teessür duyduğumu ve teessüf ettiğimi söylemekle yetineceğim. Burası büyük milletimizin büyük meclisi; biz de bu milletin vekilleriyiz. Bu sıfatın gerektirdiği üslup ve âdap seviyesinin altına inmeye bizi hiçbir tahrik mecbur edemez. Böyle bir şuura sahip olmasaydık bu emaneti taşımaya talip olmazdık..." Ben olsam, en sert sataşmalara bile buna benzer bir cevap verirdim. Şunu da unutmayalım: bir manayı en etkili biçimde veren kelimeler en sert değil, en uygun kelimelerdir.

...Kelimelerle aramızı iyileştirmeden aramızdaki ilişkileri iyileştiremeyiz. Hafızamızın bir köşesinde duranlar değil, "şuurumuzdaki ve tasarrufumuzdaki" kelimelerdir önemli olan.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Ahmet Selim
13-03-10
E mail: aselim@zaman.com.tr
 
 
Yorumlar: 1
meryem
guzel
Tarih : 16-09-14

bugune kadar boyle bıse gormedım

 
USÛLÜNCE KONUŞMAYI BİLMEK
Online Kişi: 21
Bu Gün: 494 || Bu Ay: 6.484 || Toplam Ziyaretçi: 2.215.788 || Toplam Tıklanma: 52.121.518